Duygularımızı deşifre ettikçe , sevinip üzüldükçe uzaklaşmaya başladık birbirimizden.
Ekmeğimin üzerine sürdüğüm sabahım olacaktın oysa, en soğuk kış akşamlarında
sıcak avuçlarından içecektim kadınlığını.
Gün batımını izler gibi bakmalıydım ben sana, güzelliğine fazla yaklaşmadan,
kendimi yakınlaştırmadan.
Herşey hayat kadar kısa, yarın bile ne senin ne de benim değilken,
sadece mutluluğunu düşünmeliydim.
Tek başınayken baktığın, herkesten gizlediğin aynanla dost olmanı istedim,
hayallerin uğruna, bekleyişlerimi hiçe sayan bencilliğini affedemedim.
Kalbimin namlusunda, sana yaklaşanları öldürecek tek atımlık tutkum,
geri dönecek gücüm bile kalmamıştı.
Şimdik gitsem de, ummadığım bir gün adını tekrar sesleneceğim.
Pişmanlığın kırmızı itirafları yanağından dökülürken, hesabı kesilmeyen kinler geldiği yere gömülecek o gün.
Fincanından içine boğazın mavi huzuru karışırken , her yudumda bir martının kalbiyle kopacak itiraflar gökyüzünde.
Adının her harfini pembeye boyarken, yaşamayı nefes almak zannedenlerin yanında,
sen ömrüne iki hayat sığdıracaksın nefesini boşa harcamadan …
Öldüğümüz yerden birbirimizi yeniden yaratacak sözlerle geri döneceğim ,
acıyı sevince çeviren yüzüne , herkesi yakan güneşine bu sefer dokunacağım.
Güneşini, ayışığı ile karıştıran ahmaklar ise hatalarının karanlığında çürüyüp gidecek…
Murat
Bebek
MURAT DİNDE
YAZARA E-POSTA GÖNDER