Bazıları için seyahat, bazıları için istirahat, bazıları için külfet, bazıları için birlik - beraberlik ve bazıları için de ilâhi ve beşeri olan bayramlar.
Aslında bayramlar,
Kıymet bilenler için, “ilâhi lütufların” idrakiyle, elini öpecek, hayır duasını alacak aile büyüklerinin, anne - babanın hayatta olmasıyla, zenginleşen yaşamlardır.
Sadece belirli günlerde değil de seni dört gözle bekleyenlerin varlığını akıldan çıkarmamak, küçüklerini sevmek, büyüklerini saymak, gönüllerini hoş etmek, unutmadığını hissettirmek, unutulmadığını hissetmek, daima içimdesin demektir.
Ruh ve beden sağlığı yerinde, huzurlu, neşe içinde, kimseye kin gütmeden, hiç kimseye kırgın - dargın ve muhtaç olmadan, sayıldığını, sevildiğini hissettiğin her an, yalnızlığını notalayan, şevkat ve merhametle sana sarılan, iyi ki yanımda, iyi ki varlar, duygusunu tadarak yaşanan, güven duyduğun insanlardan nankörlük görmediğin, evini, aşını, duygularını paylaşabildiğin, hayatındaki insanların kıymetini bilmek, ilgi ve sevgiyi esirgemeyip şükretmek…
Ama, Anadolu saz şairlerinin söyledikleri gibi:
“Bayramı, Bayram yapamıyoruz”.
Maalesef, önceleri esas olan, artık, teferruat haline dönüştü. Kimsesizlerin kimsesi olmak, hayır dua almak, saygılarını sunmak, yüzyüze bayramlaşmak, aile ahlakını yaşamak, şimdi bir satırlık GSM mesajına dönüştü.
Bayram için bir elbise, bugün standart haline geldi.
Halbuki bayram kutlanmaktan öte, ibadet ve idraktır.
Gönüllerin ve zihinlerin bir sonraki bayrama hazırlanması, psikoloji ve sosyolojidir.
Bayram bir resmi tatlı değil, bir ilâhi vesileler arayışı ve buluşudur.
Bu buluşa kavuşmak vahdettir, bütünleşmedir, talebi paylaşmaktır. Bu paylaşımda, herkese, hisse vermektir.
Bu hisselerin mesuliyeti de, Allah rızası ve millet aşkıdır.
Paylaşım zorunluluktur, sorumluluktur.
Neticesi birlik beraberliktir.
Bunun alt yapısı; riya yapmamak, nifak sokmamak, haset - fesat olmamaktır.
Allah adına kimseyi yargılamamaktır.
Günlük hali, neşe, neşve haline getirmektir.
Bu insanı insan yaparken,”İslamla” tanışmaktır.
İslamla tanışmak, sulh, barış ve selameti tahsil etmektir.
Neticesi elbette Allah rızasıdır.
Başlangıcı ise kişi – aile - millet aşkıdır.
Çünkü bu, sınırlarımızda ezan, bayrak, millet olarak özümsenen olgulardır.
İşte, barış ve selâmet.
Yine ünlü bir Anadolu deyişi olarak; “Bayramım imdi, bayramım imdi, yar ile bayram ederler şimdi”.
Şimdi ise bayram etmek için yar lâzım.
O yar’a da yar lazım.
Yani iman, gönül ve zihin lâzım.
Bu duygularla nice bayramlara.
Hikmet Suner
hikmetsuner@yahoo.com
HİKMET SUNER
YAZARA E-POSTA GÖNDER