MARTILARIN ÇIĞLIKLARINDA DUYUYORDUM ADINI...
Umutlarının peşini bırakmayan hayalperest bir adamın heyecanı vardı her birinin
beyaz kanatlarında…
Beni sana daha da yaklaştıran vapurun ardından belirmeye başladı yüzün,
beyaz köpükler denizin grisinde dağıldıkça, resmini çiziyordu esen rüzgar.
Küçük kadınımın büyüdüğü sokaklara gidiyordum,onsuz ama hayaliyle çıkıyordum bu geçmiş yolculuğa.
Ada’nın içinde yıllar önce bıraktığı ruhu’nun en saf haline dokunup dolaşcaktım,
küçük ellerinden tutup.
Çikolatanın damağında eriyen mutluluğu, düşe kalka kırmızıya dönen dizlerindeki yaralara gizlenmiş, yaramaz, içi içine sığmayan rüya gibi zamanların yaşıyordu
bu sokaklarda.
Kısa ama güzel hatıraların kokusunu alıyordum, sessizliğin ağaç gölgelerinde.
Fayton seslerinin siyah beyaz hatırları, ağaç diplerinde ürkek bakışlarıyla,
sahiplenmeyi bekleyen kediler, huzurlu hikayenin içindeki kahramanlardı sanki.
Beklentilerin, hırsların, daha seni avucunun içine almamıştı, hayatı sana öğreten adamsa,
adam gibi adamdı, bir daha karşına onun gibisi çıkmayacaktı belki…
Güçlü ve bir o kadar kişilikliydi, ayakta kalmayı, kimseye muhtaç olmamayı
sana öğretendi sanki …
Ada, çaresizliğin maviliğinde tek başına yaşarken, üzerindeki her canlıya anlam kattığı gibi, senin ufacık kalbine de cesaret vermişti.
İleride birgün, kimsenin elinin uzanmadığı çaresizliklerde, kendinle baş başa kaldığında,
geçmişteki hatıraların o kabus geçirmez zırhıyla korunacaktın.
Ada’nın bir yanında fırtınalar kopup, şimşeklerin ışık saçan kamçılarından kaçarken insanlar, sen gerçek bir rüyayla boyanmış, en güzel elma şekerini yiyordun diğer yanında…
Yüzüne bakan yalancı gözler, karşılıksız açılmayan, şefkatle sarılmış sahte kollar,
mideni allak bullak ettiğinde, hep bu mutlu geçmişi özleyecektin.
Veda etmeden önce kadınımın kalbinin attığı sokaklara, anladım ki o hatıralardan bugüne kalan, yine bugünkü senmişsin.
Küçük kalbini hala bir yerlerde saklayan, sonsuza kadar seveceğim senmişsin.
Murat
mdinde@gmail.com
Büyük Ada
MURAT DİNDE
YAZARA E-POSTA GÖNDER