Sezeryan mı? Normal doğum mu?
Hamile kalan her bayanı, birazda babaları katarsak yeni anne ve baba adaylarını 9 ay boyunca en çok düşündüren konu doğumun nasıl olacağıdır.
Peki ne ne zaman yapılmalı,nasıl karar verilmeli? kime danışmalı?
Tabiki bu konudaki yol göstericiniz ,daha doğrusu karar verecek ve kararı size onaylatacak kişi hekiminizdir.
Çünkü sizin ne istediğiniz veya neye inandığınızdan çok önemli olan ,neyin gerekli olduğu veya sezeryanın mı yoksa normal doğumun mu hem anneye hem de bebeğe o anki pozisyon içinde faydalı olacağıdır.
Hemen her gebelikte başlangıçta yapılan kontrollerde bir özellik yoksa doğumun normal doğum olarak yapılması planlanmalı,eğer gebelik sırasında veya son dakikalarda bir problem ortaya çıkarsa sezeryana dönülünebilinmelidir.
Yani başlangıçta özel bir durum yoksa şu veya bu olacak diye kesinkes şartlanılmamalıdır,çünkü doğum anında veya yaklaştıkça her şey değişebilir,oluşabilecek sıkıntılara göre kararlarda değişebilmektedir.
Gebeliğin başlangıcında kesinkes sezeryana karar verdiğimiz bazı özel durumlar vardır,bunların başında ;
Çatısı dar(kalça yapısı doğum yapamayacak kadar dar olan),doğuma uygun olmayan hanımlar ,
Bebeğin duruş bozukluğu(yan duruş gibi doğuma olanak vermeyen duruşlarda)olduğu durumlarda,
Genelde yaşlı gebeliklerde( 35 yaş üstü ve ilk gebeliği olan hanımlarda)
Bazı çok genç anne adaylarında
Anne adayının ıkınmayı engelleyecek hastalıklarında (çeşitli göz bozukluğu,yüksek tansiyon, bel fıtığı gibi )
Anne adayının psikolojik olarak veya zihinsel olarak normal doğumu tolere edemeyeceği durumlarda
İkiz,üçüz gebeliklerin çoğunda
Gebelik sırasında gelişen tansiyon problemlerinde
Rahim ağzı hastalığı(rahim ağzı kanseri gibi)olanlarda,
Plasentanın(çocuğun eşi)rahim ağzını kapadığı durumlarda,
Genelde eski sezeryan geçirmiş hanımlarımızda,
Bazı kalp rahatsızlıklarında,
Vajinada mikrop veya hastalık olan bazı durumlarda(herpes veya tümör gibi)
Vajen daraltma ameliyatı geçirmişlerde
ve birkaç diğer nedende hekiminiz sizi değerlendirecek ve kesin karar verebilecektir. Bunların dışındaki kesin olmayan durumlarda verilecek karar gebeliğin gidişine ,annenin ve bebeğin sağlık durumuna göre son dakikaya kadar değişecektir.
Normal doğum; yıllardır insanoğlunun ve bütün memeli canlıların soylarını devam ettirdikleri doğal bir yöntemdir. En önemli özelliği kendi kendine olmasıdır .Normal bir doğum sonrası anne kısa bir dinlenme süresi sonunda normal günlük yaşantısına dönebilmektedir. Ve eğer doğumu hastanede yapmışsa(ki artık evde doğumu oluşabilecek aksiliklerin önlenebilmesi açısından önermiyoruz) kısa sürede evine dönecektir. Bazılarına göre de çekilen doğum sancısı kadını olgunlaştırmakta,geliştirmektedir.
Normal dogumun rizikolari nelerdir;
Tamamen normal seyreden bir doğumda bile her an bir problem gelişebilir,
Bebeğin çıkışta oksijensiz kalması,
Bebeğin çıkışta sıkışıp kalması,
Vajende oluşabilecek yırtıklar,
Zor doğumlarda sonradan ortaya çıkan idrar kaçırma problemleri ve bunun gibi nedenlerdir.
Ama bu tip sıkıntılar çok nadiren oluşmaktadır ve uygun koşullarda yapılmaya çalışılan normal doğumlarda hemen müdahale etme şansı vardır.
Anne adaylarımızı normal doğumdan korkutan olayların başında ise bazen 12 saate kadar uzayabilen doğum sancılarının yarattığı sıkıntıdır. Ama günümüzde gelişen anestezi teknikleri ile ağrısız doğum,hipnozla ağrısız doğum gibi yenilikler bu korkuları ortadan kaldırmaktadır.
Başkaca ise doğumun nerede ve ne zaman başlayacağının bilinmemesi,hastaneye yetişememe veya doktoru bulamama gibi nedenler anne adaylarını sezeryana yönlendirmektedir. Ama bunlarda daha önceden hekiminiz ile bütün olasılıklar konuşularak yok edilebilinir.
Sezeryan; anne karnının kesilerek rahmin içinden bebeğin karın yolu ile çıkarılmasıdır(doğurtulmasıdır).
Sezeryan (tıbbi olarak ''sezeryan seksiyo'' olarak adlandırılır) isminin Julius Sezar'ın doğumuyla bir ilgisi olmadığı düşünülmektedir. Tarihçilere göre bu isim Numa Pompilius (M.Ö 715-642) zamanından beri gelip Sezar(Casears) kanunlarında geçen bir hükme göre ölen gebeliği ilerlemiş kadınların rahimlerindeki çocuğun alınması gerekliliğinden gelmiştir,yani lex caesarea kelimesinden gelmiştir. Bazı tarihçilere göre ise latince kesmek (caedere)kelimesinden türemiştir.
Canlı bir hastada ilk sezeryan 1610 yılında yapılmıştır.
İlk başarılı sezeryan ameliyatı ise 1794 yılında Amerika'da gerçekleştirilmiştir.
Sezeryanla ,normal doğumda oluşabilecek yukarıda saydığımız ve sayamadığımız bütün rizikolar yok edilmektedir. Ve son yıllarda da sezeryan ile doğum sayısında büyük bir artış vardır,bunun nedeni de anne adaylarının normal doğumdan korkmaları ve kendilerinin sezeryan istemeleridir. Sezeryanla doğumda bebek açısından bütün risklerin çok azalması da büyük bir avantajdır. Bunun yanında sezeryanla doğumda normal doğuma göre anne açısından daha risklidir. Birinci risk anestezidir, ,ama epidural veya spinal anestezi ile(sırttan yapılan iğne ile belden aşağısının uyuşturulması)bu rizikoyu azaltılmakta buna ek olarak iğnenin yapıldığı yerden omur-beyin sıvısı iltihabı rizikosu az da olsa gündeme gelmektedir. Sezeryan sonrası 3-4 gün hastanede kalma,normal hayata dönmenin 5-6 günü bulması,ameliyat sonrası ağrı normal doğuma göre dezavantajdır. Ameliyat yerlerinden enfeksiyon kapma,geç yara iyileşmesi,veya iyileşmemesi,uzun dönemde dikiş yerlerinde ve karın içinde ağrı olabilmesi,karın içinde yapışıklıklar olabilmesi sezeryanın rizikolarındandır.
Görüldüğü gibi her ikisinin de bir birine göre avantajlı,dez avantajlı yönleri vardır,ve tek başlarına değerlendirilmemektedirler.
Yapılması gereken zamanın ve gebeliğin hem anne hem de bebek için neler getirdiğine bakmak,neyin her ikisi içinde en iyisi olacağına doğru karar vermektir. Bunun içinde herhangi bir fikirde ısrarcı olmadan sakin ve kontrollü hareket etmek ,hekiminizin uyarı ve önerilerine uymak,onunla uyum içinde hareket etmek gerekmektedir,ve son kararı koşullara göre onunla birlikte vermek en uygun olanıdır.
Dr.Cenk Kiper
“İşte 93. haftanın armağan kazanan şanslı cosmoturk okurları...”
“Bitki Çayları Mevsim Geçişlerinde Destekçiniz Oluyor”
“Uçan Süpürge’de bugün: 8 Mayıs Cumartesi”
“Altın Kemençe Ödülleri Sahiplerini Buldu!”
“Moda kimlerin eline teslim edildi, haberiniz var mı?”
“Gri Tonlarınızı Renklendirin”
“Küçükçiftlik Park’ta “İstanbul’da Bahar” ile Özlediğimiz Günlere Dönüyoruz!”
REKLAM
reklam@cosmoturk.com
İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com
TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32