Gözlerin büyüyor heyecandan, kalbin göğüsünde değil elinde atıyor adeta.
Bir güç çıka geliyor, kışın sonundaki yaz oluyor soğuktan kaskatı kesilmiş hayallerine , sımsıcak avcunda ısıtıyor onları.
Mevsimsiz, renksiz, kokusuz, isimsiz o güç, öyle titretiyorki duygu tellerini…
Gitarın konuşmaya başladığı, sessizliği delen hikayesi oluyor içindeki anlam veremediğin ses.
Nereye gidiyorsa , seni de oraya götürmesini dile ondan bu akşam,
ucu karanlık bile olsa tadı farklı bir heyecanın varlığını hissedersin belki…
Çünkü cevabını aradığın sorular yok oldukça , dünya, yalnız , dünya ıssız
bir adaya dönmeye başlar.
Her cevap o yalnızlığın içindeki boşluk gibi gelmeye başlar gözüne.
Kırıntılardan avuç dolusu mutluluk yaratabilyorsan, gerçekliğe bir adım daha yaklaşırsın, tükendiğini zannettiğin adan’da…
Dokunmayı arzuladığını aramadıkça, tekrar yaşamak istediğin geçmişi özlemedikçe
kurtulmaya başlarsın sırtındaki kanburdan.
Ama her şeye rağmen bulmaya çalıştığın bir yaşam daha vardır .
Arsız ruhun, dönüp baştan çıkartır seni her seferinde.
Olmak istediğin kahramanın, onu daha bulup yaşamadan kalleş bir kurşunun
hedefi olmasından korkarsın…
Uzun koridorun iki yanına sıralanmış kapılardan birinde gizlidir o.
Her birini açmaya cesaretin varsa, elinde olduğunu sandığın fırsat o cesaret kadar yaklaşır yanına…
Ve bu yüzden, kimse kimseye yeni dünyalar yaratmaz ve bu yüzden bedava cennet
hiç bir zaman kazıdığın kapağın altında beklemez seni.
Kendi hikayeni kendin yazmak zorunda kalırsın her şeye rağmen.
Kıskananlar namluya sürerken infaz kurşununu, yıldızların aydınlattığı gecede,
bazen tek başına devam etmen gerekir yoluna…
MURAT DİNDE
YAZARA E-POSTA GÖNDER