Bir kalp ritminin zig-zag’larında buluyorum nefesimi. Anlıyorum ki yaşayan biri için yaşamak; sadece tekrar demek.
Söylesem inanmayanlar yazdığımda inandığı için, bir resmin içinden girip senin dünyana çıktığıma şahit bile olabilirler.
Bozuk paralarını bir kutuda biriktirip kötü günde kullananların iyi günü hiç gelmez. Yağmurlu iklimlerin birinci tekil şahısları, şemsiyeyi hep yağmur için zannederler…
Geceleri gördükleri uzak ışıkların içinde gezinmeyenler, başka hayatlar hakkında sadece kehanette bulunurlar. Toz zerreciklerine savaş açanların da savaşı hiç bitmez bu yüzden.
Her şey olabilecekken hiç olanların yolu açıktır, hiçken kimse görmez seni.
Hayatı anlamlı bir cümle haline getirmeye çabalayanların saati aynı zamanda çalar. Kelimelerinin başkaları tarafından kısıtlanması akıldaki cümleleri durdurmaz. Hikayelerdeki başlıca yalnızlık bu yüzdendir. Yalnız kalan her kimse; kahramandır, tanrı gibi…
Hissin iyisi kötüsü olmaz, his varsa, his yolundaki her his kabullenilmiş demektir.
İnsan bir bütün olduğunu zannederken, yürüdüğü yolda topladığı parçalarına yabancılaşır. Ama bütün olarak ölen çok az, çünkü yol hep birilerine çıkar ve insan doğası gereği yanlış kapı çaldım zanneder…
Bazı ruhlar seni ikibin parçaya bölüp tekrar birleştirebileceğine inanır, böler ama yarım bırakır. Kendi içindeki bütünlüğün, yarım kalmışlığınla barışık yaşamak zorunda kalır…
Ay’dan gece, güneşten gün yaparsın, bir an gelir, içinde ne kadar sen varsa kusarsın, temizlemek yine sana düşer…
Bir sen’den kaç sen çıktığına bakarken, o kadar sen’den, bir sen’in nasıl olduğuna hayret edersin.
Öğretmensiz öğretiler dayatılır bilinçsiz zihnine, hani kimseye sormadan güldüğün ve ne istediğini en çok bildiğin çocukluğunda. Sarrafların saflığına ekledikleriyle, döktükleri kalıptan çıkarsın, herkes seni altın zanneder, erimeden önceki halini unutursun…
Yeniden eriyebilmek için satılman gerekir beş paraya!
En çok hatırlanıp gülünen yine acılardır… O zaman acı, aslında bir mutluluk kaynağıdır…
Sevgiler…
Itır…
ITIR SEMA ERTAŞ
YAZARA E-POSTA GÖNDER