Ne zaman ve nereden çıktığını bilemediğim arkadaşlıkların ortasına düştüm. 5 ay önce haberim bile yoktu hayatıma bu kadar dahil olacaklarından, omzuna yaslanıp zırlayacağımdan, ve karnımı tutup kahkaha atacağımdan, serserisin bee diyip şaka yapacağımdan, ve “sen ne deli bi kadınsın” diye mesaj alacağımdan.
Yoktu haberim yani…
Yarına çıkacağımızın garantisini kim veriyor zaten, bunu nereden bilecektim, aptal mıyım neyim diye de düşünmedim değil hani, ama kulağımdaki şarkı bunu yapıyor benim yapabileceğim bir şey yok.
“Yapacak bir şey yok” cümlesi de birisinden öğrendiğim bi cümledir ki en güzel cep cümlelerimden birisidir. Açıklama yapmaya gerek yok bu cümleden sonra, daha öncesini sorgulamaya yargılamaya ödüllendirmeye ya da cezalandırmaya, hiç birisine lüzum yok çünkü o dakikadan sonra Yapacak bir şey yok…
Mesela müzik zevkimin bu kadar değişeceğini de tahmin etmezdim hatta; söyleseler, yürü git be hayatta dinlemem, dinleyememem ruhum beynim kaldırmaz kardeşim yok yani, derdim kesin, eminim, netim bu konuda. Ama ne oldu, değişti. Gayet değişti. Arabanın koltuğuna oturulur, cd koyulur ve son ses açılır, önce gözler kapanır derin bir nefes alınır, el freni indirilir ve araba yavaştan kalkar yerinden, müzik döner döner döner, eşlik etmemek imkansız ve kaçınılmazdır artık. Yol bellidir belki, bu değişmemiştir illaki, hep cümlelerin yanında baş gösteriyordur arabanın götürdüğü yerin bahanesi, ama yapacak bir şey yoktur; Olay budur.
Bu yaşıma kadar kaç kere içtim de sarhoş oldum düşünüyorum ve hemen yanıtlıyorum, Hiç. Ve hatırlıyorum da ergenliğimde evimden ayrı kaldığımdan sonra geri döndüğümde küllüklerimizi öperdim; Allahım ne kadar çok özlemişim diye. Düşünüyorum yine bir soru geliyor aklıma hemen şimdi; o ergenlikteki kızla şimdi kendisinin çok büyüdüğünü sanan ben, ayrı ev diye tutturan, ben kendi evimi istiyorum, yalnız yaşamak istiyorum diye tutturan ben aynı insan mıyız, düşündüm hemen yanıtlıyorum, Evet. Annem bu halime inanamasa ve korkuyor olsa da, kızım evlen git kendi evine diyor ve ben karşılığında “ooyyy yaaa istemem” diye onun hayallerini yıkıyor olsam da; korkma annecim ben kendimi biliyorum, korkacak bi şey yok, istediğim bu, Yapacak bir şey yok..
İlk lisede aşık olmuştum merdiven başlarında dolanırdık kızlarla. Bi de arabesk takılan delikanlılarımızla. İstediği zaman kapılarını açan istediği zaman kendisini daraltan bi grubumuz vardı ki belki de yaşamın en saf en temiz anıları saklı o zamanlarımda. Dedim ya, ilk aşık olduğum zaman da garip bi zamandı, gecenin bi yarısı, okul gezisine gittiğimizde, arka koltukta uyurken gördüğüm çocuğa “ay ne masum uyuyo” diyip aşık olmuştum. Bak bi onu unutmam, bi de pembe gömleği.
Pembe gömleği söylemem. O benim sırrım. Şimdi durdum, parmak hesabı yapıyorum, evet çözdüm, hayatımda iki kere aşık oldum.. Oh iyi ki de oldum, ve iyi ki de HALA (!) aşığım. Ve şimdi de düşündüm de hep saf ve temiz olana aşığım. Uyuyan bi adama niye aşık olur insan ya da.. Pembe gömlekle ilgili saf ve temiz yanımı söylemicem. O da benim sırrım. Ama karar verdim yine; duygusallığımdan ölüp gidicem bu fani dünyadan.
Çok yürekten dileyerek isteyerek yaptığım bi adağım var. O dileğim olsun.. Duam yerini bulsun, adağımı yerine getireyim, ruhum huzura kavuşsun. Biliyorum her şey buna bağlı. Biliyorum. Kendimi biliyorum. Öyle böyle bişe değil, çok fazla bişe de değil, çok fazla bişe istemiyorum. Ama diyorum ya öyle yürekten öyle candan istedim ve diledim ki… Yapacak bir şey var, bol bol dua ediyorum. Siz de dua edin, Pınar’ın Adak duası kabul olsun diye…
Yarın sabaha ne olacağımız belli değilken şu hayatta, gelenler de oluyor gidenler kadar. Kapladıkları yer neyin büyüklüğü kadar bilemem ama bi yer kaplıyorsa eğer bi kıymeti var demektir. Hayat kıymet, kıymet gönül gözümüzdür.
Gönül gözümüz açık olsun.
Hayat güzel.. Güzellikler yüreğimizi doldursun.
Yapacak çok fazla şey yoksa bile, DUA EDİN DUAM YERİNİ BULSUUUUNN.. =)))
Bu yazının ana teması nedir diye sorsalar şuan ben bile “bilmiyorum ki” diyeceğim ama;
YAPACAK BİR ŞEY YOK =))))))))))
Sevgiler….
PINAR ÜSTÜNDAĞ
YAZARA E-POSTA GÖNDER