Hafiften bi üşüme saracak bedenimi, sonra avucumun içine sakladığım çay bardağı ısıtacak içimi… Bilmem belki bir burukluk kaplayacak yüreğimi, susturacak bişeler seslerimi…
Yapraklar sararmaya başladı bile ve artık yavaş yavaş dökülecekler yerlere.. Sararacak yollar, ağaçlar yalnız kalacak… Yolların kenarlarında bir kalabalık oluşturacaklar ve üzerlerine basıldığında seslerini haykıracaklar. Belki de adımlarımı bilerek o yaprakların üstüne döndüreceğim sırf seslerini duymak için. Ve onların seslerini çalıp kendi adımlarımın sesleri diye seveceğim o sesleri.
Rüzgar esecek sonra uçuracak o yaprakları toplaştıkları yerden… Saçlarımı savuracak aynı anda, toplandıkları tokanın arasından. Gözümün önüne gelecek telleri, ve değecek burnuma kokusu anıların yelleri… Gözlerimi yaşartacak belki rüzgarın şiddeti, ağlamak değil bu sefer gülümsetecek gözlerimi…
Ben zaten hep severdim ki bu mevsimi diyeceğim kendi kendime… Deniz daha güzel görünür çünkü gözüme.. Rengi daha bi anlamlı gelir çünkü, biraz daha dingindir ve daha heveslidir fırtınayla dalgalanmaya, sahile vurmaya… Çayın kokusu daha güzel gelir çünkü, dumanıyla neleri getirir çünkü aklıma… Giydiklerimi bile daha çok severim ben bu mevsimde zaten, kırmızı montumu çıkartırım dolaptan… Sararmış çimenlerin üzerine atılmış iskemlelerin üstüne kondurulmuş gelincik çiçekleri gibi…
Yağmur da yağar ara ara… Grimtrak olur hava… O zaman ne de güzel gelir en sevdiğim şarkıyı mırıldanmak dudaklarımda.. Boğaz ne güzel olur sağanakta, Ortaköy’den ne de hüzünlü görünür Kız Kulesi, ne kadar yalnızdır ama ne kadar huzurludur…
İstiklal hafiften sakinleşir gibi olur, sağdan sağdan yürürüm Galata’ya kadar sonra tekrar sağdan sağdan çıkarım yukarıya doğru…
Ben hep severim bu mevsimi…
Bi de Yedi Tepelimi…
İkisi bir arada şimdi..
Yedi Tepelimde Sonbahar…
Çok mevsimler öncesine bıraktıklarımı savurdum sararmış yapraklarla…
Üzerlerine bastım ayaklarımla, kulaklarımı kapattım yankılanmasın diye çığlıkları kulaklarımda..
Kaç mevsim öncesine kalanlara…
Savurdum ki onları sarı yapraklarla…
Yalnızlık olsun olacak olan öldürmüyor ya,
İstanbul’un da yüreği geniş nasıl olsa…
Sonbahar…
PINAR ÜSTÜNDAĞ
YAZARA E-POSTA GÖNDER