Yaşıyorsak bazı şeyleri nedeni vardır elbet, diye diye avuttum kendimi hep… Ve dürüstçe söylemeliyim ki çok da içten gelerek yaptım bunu… İnancımız varsa, sormadan sorgulamadan yaşamak, katlanmak, baş etmeye çalışmak ve önümüzdeki yola bakmak gerek dedim durdum.. Hep de böyle yaptım… Ama bi nokta geliyor ki bardak tam taşacakken; bişe durduruyor…
Bazı şeyler hep bir insanın başına mı gelir bilmiyorum, ya da yaşadıklarımı fazla mı abartıyorum onu da bilmiyorum ama yok ya pek de abartmıyorum bence…
Zamanında en yakın arkadaşıma bir alışveriş merkezinin önünde “benim hayatımda bi çok şey zor olur, çok uğraşırım, çok üzülürüm olur ama çok zor olur…” demiştim… Yok demişti bana, her şey insanın elindedir, sen istemezsen zor olmaz… Gülümsemiştim o akşam… Çünkü bir gün gelecekti ve o da benim söylediğimin doğruluğunu anlayacaktı ama bunu anlaması için biraz zamana ihtiyacı olacaktı beni daha da yaşaması gerekecekti… İhtiyacı olan zaman doldu, beni daha da yaşadı.. Ve o da anladı…
Bazı insanlar mutsuzdur ya hani ama başkalarını mutlu etmek için çırpınırlar ve o mutsuz insanlar mutlu ettiklerinin mutluluklarıyla mutlu olurlar…. Böyle bi durum mu var ne….
Bazı şeyler vardır ya; yaşanır ve yok sayılır… Yok sayılmak zorundadır, kimse bilmemeli, kimse görmemeli, kimse duymamalıdır.. Bazı şeyler tek bir kişiyi ilgilendiriyor gibi görünür ya bazen; göründüğü gibi değildir ve de… Ortaya çıktığında değil tek bir kişiyi, zincirleme trafik kazası gibi çok insanı etkiler, dağıtır, parçalar, hatta yok eder… İşte sırf bu zincirleme kazanın korkusu yüzünden o bazı şeyler gizli kalmak zorundadır… Dilin ardında, yüreğin dibinde, beynin her yerine bulanmış gibi, şerefsizliği bile yutmak zorunda kalır gibi ama her yutuşta daha da mide bulandırır; daha da zehirler, bedenin her yanına dağılır yayılır, kanına işler, kanını dondurur ve hırstan kanını alevlendirir… Hazmetmeye çalışmak zorunda kalınır, susmak, görmemek, konuşmamak lazımdır… Kendine bile susmak, kendini bile görmemek, içinle bile konuşmamak…
Bazı şeyler var işte böyle karışık, tarifsiz, mide bulandırıcı… Bunlar yazdırıyor bana bunları, ve korkular susturuyor cümlelerimi…
Düşünüyorum da, büyüyorum ben evet ama; bu kadarı çok fazla değil mi benim hayatıma…. Büyüyor olsam da, bu yaşadıklarıma daha çok küçüğüm ben aslında…
Büyüyorum, susuyorum, ölüyorum…
PINAR ÜSTÜNDAĞ
YAZARA E-POSTA GÖNDER