Sabah çok erken uyanınca, mesai bitip otobüse bindiğimde, hele oturuyorsam birde, kaçınılmazdır uyukluyor olmam. Hani sabah olduğunda alarm çalar ve “5 dakika daha” dersiniz ve o 5 dakika çok tatlı gelir ya, otobüste de uyumak öyle bir şey işte benim için.
Bu akşam otobüse bindiğimde tüm koltuklar bomboştu; oturacağın yeri seç beğen ve otur, öyle yani.. Gittim ben de en arkaya oturdum.
Yanıma bi amca geldi oturdu, onun yanına ondan daha genç bi bey daha. Tam karşılarında bir delikanlı ve orta yaşlı bi bey daha. Hararetli hararetli anlatıyor amca yıllar öncelerine gitmiş, 46’lara kadar falan. İstanbul’un eski hallerini anlatıyor, sonra siyasete girdiler, dünyadan konuştular derken bana ninni gibi mi geldi nedir, ben uyukladım. Bi süre kaçırdım yani anlattıklarını ama en fazla 15 dakika kaçırmışımdır.
Gözlerimi açtığımda baktım etraf öyle kalabalık ki, hani okul servislerinde en arka en popülerdir, orası ayrı bi havalıdır, muhabbetin en çok olduğu sıradır en arka sıra. Orada oturmak için can atarlar ya sanki öyle bi hava vardı 76 numaralı otobüsün en arka sırasında. Cam kenarında ben, yanımda amca, onun yanında ve karşında kendisinden genç iki bey daha ve bir delikanlı. Can kulağıyla onu dinliyorlar. Amca anlatıyor, “istatistiksel olarak Türkiye’de doğan her 10 çocuktan 6’sı kız, yani erkek nüfusunda azalma var. E şimdi kızlar napacaklar, hanım kızım da yanımda aman alınma ama, kızlar napacaklar kendilerine en uygun bulduklarını kapacaklar, erkekler azaldı çünkü…..”
Derken beylerden biri dedi ki, “nolursa olsun bu zamanda kimse bir şeyden geri kalmıyor herkes her şeye sahip oluyor, iş eş para, bi şekilde buluyor” dedi ve indi otobüsten her birimize iyi akşamlar dileyerek.
“Artık erkekler hep çalışan bayanlarla evleniyorlar çünkü zaman zor, 22-30 yaş aralığındaki kızlarımızın hepsi çalışıyor, bu hanım kızım da bu aralığa giriyor o da çalışıyor.”dedi amca.
Amca döndü bana “evli misin bekar mısın kızım” dedi. Cevap verdim.
“Allah seni iyi insanlarla karşılaştırsın kızım, yatmadan önce çok uykun bile olsa dua et, Allah’ım bana çirkin şansı ver diye. İstediklerinden vazgeçme, sevdiğinden utanma, kimsenin seni kırmasına izin verme sen nerelisin bakim memleket nere?”
Rize, diye cevap verdim.
“Belli bakışlarından belli, sen yatmadan önce hep dua et kızım Allah’a, bana çirkin şansı ver diye, bak ben sana bi kalem veriyim, otobüste geveze bi amca vardı bi türlü susmadı, bu kalem de ondan Salih Amca’dan dersin, ben şimdi iniyorum, teyzen bekler evde, alışveriş yapıp gideceğim, Allah seni çok iyilerle karşılaştırsın yüzünü güldürsün kızım, hadi iyi akşamlar” dedi ve indi 76’dan.
Arkasından ister istemez kıkırdadım. Çok hoşuma gitti sohbeti. Dedim ki kendi kendime, keşke o uyukladığım 15 dakikayı bu amcayı dinleyerek geçirseydim. Ne hoş sohbet bir amcaydı.
Hayat dediğimiz böyle bir şey işte, bir otobüs yolculuğu böyle zevk veriyor insana. Tanımadığınız insanlarla aynı yolda giderken böyle tat alıyorsunuz işte paylaşımlardan..
Aynı yollarda yürüdüğümüzü sandıklarımızı gözümüzün önüne getirsek şimdi bi de…
Eeyy gidi ey Salih Amca’nın dileğiyle; ALLAH ÇİRKİN ŞANS VERSİN HEPİMİZE…
PINAR ÜSTÜNDAĞ
YAZARA E-POSTA GÖNDER