“ KUSURSUZ KADIN OLMAK “ İSTEYENLERDEN MİSİNİZ?
Genellikle kız çocukları yetiştirilirken “kusursuz” olmaya şartlandırılırlar. Önce iyi bir evlat, sonra iyi bir eş ve iyi bir anne olmak kadının birinci görevidir…. Kendisi için ne yapması gerektiği hiç öğretilmez. Hep başkalarını mutlu etmeye özendirilir ve şartlandırılır… Sonuç iyi evlat, kusursuz bir eş ve fedakar bir anne modeli çıkar ortaya ama, kadının kendi mutluluğuna, isteklerine, amaçlarına ve hayallerine dair bir tek kare yer almaz bu tabloda.
Sizinle bana gelen, benim duygu ve düşüncelerimle örtüşen ve konuyu çok güzel tanımlayan bir maili, kendi görüş ve düşüncelerimle harmanlayarak paylaşacağım bu bugün. Bu maili “baylar eşlerinize okuyunuz” diye yollamışlar ama, bence bunu hem kadın, hem erkek okumalı. Alınacak çok ders var.
• İyi bir eş, dişi , seksi,ev hanımı, iş kadını, dost, evlat, sevgili ve daha birçok şey olan “mükemmel kadın,” neden mutsuz olur? Çünkü bu kadınlar başkaları için yaşarlar!..
• Bir ilişkide kadın, eşinin hayatını gereğinden fazla kolaylaştırırsa iyi bir iş yapmış olmaz. Her sorunu çözebilen . sorumlulukları üstlenen, düzeni koruyan ve bunun için insanüstü çaba gösteren kadın , karşısındaki erkeğin genetiğini bozar.
• İnsan doğası almaya,tüketmeye eğilimlidir ve rahata çabuk alışır.
• “Mükemmel kadın,” her konuda başarılı olduğundan, karşısındakine yapacak bir şey bırakmaz. Armut piş, ağzıma düş ! İlişkiler, paylaşım olmadan büyümez.
• Kadın ve erkeğin gelişimi, yaşamın getirdiği sorumluluklar, dersler ve çaba ile doğru orantılıdır.Çocuğunun okul ödevlerini kendisi yapan bir anne, evladının öğrenmesini ve yeteneklerini geliştirmesini engellediğinin farkında bile değildir.
• Aynı durum ilişkilerde de geçerlidir. Eşinin işlerini üstlenen, yapması gerekenleri onun yerine yapan, onun beceremediklerini bir şekilde halleden kadın “mutsuz” olmaya mahkumdur.
• İşin garibi, bu yapıdaki kadınların ilişkileri genellikle hayal kırıklığı ile biter. En çok aldatılan, terk edilen kadınlar, “kusursuz” kadınlardır.Neden aldatıldıklarını anlayamazlar.Üstelik eşlerinin seçtikleri kadınların çoğu, “vasıfsız” kadınlardır. Bu yüzden aldatılan, terk edilen kadınların kendilerine durmadan sordukları “Benim neyim eksikti?” cümlesinin cevabı hep havada kalacaktır.
• İlişkiler paylaşım üzerine kuruludur. ”Mükemmel kadın,” eşinin yapacaklarını üstüne aldığında, zaferini de elinden almış olur. Çaba göstermek, uğraşmak ve başarmak için ortada sebep bırakmaz. Heyecanı, hevesi kalmayan eş, doğal olarak gidip kendini göstereceği, kanıtlayacağı başka ortamlar arar.
• Çevrenizdeki insanları bir düşünün;. İçlerinde “ mükemmel “olduğuna inandığınız ama hala neden evlenmediğini yada neden mutsuz bir ilişkisi olduğunu anlayamadığınız kişiler yok mu?Dışarıdan bakıp “dört dörtlük kadın “dediklerinizle birlikte yaşadığınızı hayal edin. Hazır bir hayat. İlk başta çok keyifli gelse de , zaman içinde son derece sıkıcı, tek düze ve boş bir yaşam şeklini alır. Bu durumda da İnsani egonuz zarar görür.
• “Mükemmellik” kendinden vazgeçmek demektir. Sürekli başkaları için yaşamak anlamına gelir. Onların ihtiyaçlarını gidermek, onların sevdiklerini seçmek, kadını kişiliksiz kılar. Hep başkalarını düşünmek, saçının her telini süpürge etmek , gereksiz özveri ve fedakarlık göstermek, karşı taraftan her zaman alkış ve taktir almaz.Düzenli olarak bunlar yapıldığı için, “görevmiş “ gibi algılanır ve kıymeti binmez.
• “Kusursuz ve mükemmel kadın “olmak sadece kadına zarar verir. Eşini, çocuğunu hatta dostlarını bile zor bir psikolojik sürece sokar.İlişkiler paylaşıldıkça değer kazanır ve keyif verir. ”mükemmel kadın” mutlu olmaz.Başkalarının hayatını düzenlerken , kendine ait bir yaşamı unutur.
• İnsan dediğin “kusurlu “ olur. Hataları ve yanlışları vardır. Yaşam bunları düzeltmek için fırsatlar verir. Önemli olan bunları değerlendirmeyi bilmektir.
• “Mükemmellik,” insanın doğasına aykırıdır. ”Kusursuz “ve “ mükemmel kadın” olmaya çalışmayın.
* Bu sizi ancak, ruhsal köle ve yaşam hizmetçisi yapar.
• Birde eşinizin kusurlarını, hatalarını, yanlışlarını kendi eksiğiniz gibi algılamayın. Kendinizi ondan sonuna kadar sorumlu tutmayın.
• Başkalarını korurken kendi yaşamınızı tehlikeye atmayın.
• “Kusursuzluk” tanrıya mahsustur.Biz kullarız ve hatalarımızla varız. Düzeltmeye elbette çalışmalıyız ama başkaları için kendimizden asla vazgeçmemeliyiz.
* Şöyle bir düşünün lütfen…en çok neye ve kime kırılırsınız? En çok sevdiğinize ve en çok emek verdiğinize değil mi? Öyleyse, .az kırılmak için, çok vermekten vazgeçmeliyiz.
* Şunu da aklımızın bir köşesinde sıkıca tutmalıyız. “ biz yoksak hiçbir şey yok!..”
Tekrar buluşuncaya kadar sevgiyle kalın.
Özcan Kandemir
o.kandemir@superonline.com
ÖZCAN KANDEMİR
YAZARA E-POSTA GÖNDER