SIR
Çevrene yaydığın aşk, yelpazenden çıkan rüzgar gibi sürmeyecek ömür boyu. Gün gelecek kesilecek ve geriye sadece sevgi kalacak, fırtına sonrası yüzündeki tatlı serinlik gibi…
Ve bu sefer de hatıralarını, tuttuğun fincandaki kahve olup, her yudumda içine karışarak saatlerce dinleyeceğim. Anlattıkça günlüğündeki yapraklarının sımsıcak heyecanlarını, her yudum daha çabuk akacak.
Konuştukça, bir sır yumağı olup susacağım karşında, sonra dokunduğun ellerinden can bulup konuşmaya başlıyacağım.
Sesimde yol bulup yürüdüğünü gördükçe, bir sonraki güne daha umutla uyancak bu adam.
Sırf sen mutlu ol diye, sahte tebessümlerin harabeye çevirdiği şehirleri yıkıp, el değmemiş küçük mutluluklar kuracağım…
Çaresiz cazibeler, kan ter içinde kabuslarıyla kavga ederken yumruk yumruğa, sen kale’nin tepesindeki tahtından ayaklarının altında akan rüyayı izlerken kendinden geçeceksin.
Öyle bir an gelecek ki hazzın içini titreten sesleri, kusursuz bir parça olacak ikimizin kulaklarında.
Ruhundaki senden, karşındaki sene bakarken, başka birini göreceksin ilk kez karşılaştığın.
Yadırgayacaksın yeni yüzünü, bir yabancının yatağının huzursuzluğunda uyumaya çalışır gibi dönüp duracaksın…
Şefkatin, yeni dünyanın kurallarında yaşayabilmek için, içi dolu maskeler arayacak.
Her biri yalan söyleyen, güçlü gözlerle bakıp, gece olunca yıldızların altında korkudan titreyip, göz yaşlarını silen maskeler dolaşacak çevrende…
Yalnız olduğunu anlayınca bir zaman sonra, içindeki kadına sarılacaksın, bu ateşten yolu bitirmek için…
Düşmanları’nın, kırılan cesaretlerinden dağılan parçaların üzerinde, ayakların kanasa da yürüyeceksin. Bu, hayatın sana verdiği, kadın gibi kadın olabilmenin armağanı olacak…
Nasıl “asi” biri olarak doğduysan, aynen öyle gideceksin buralardan ve nasıl yazılıyorsa bu kelime, aynen öyle hatırlanacaksın sonsuza kadar.
Murat
mdinde@gmail.com
MURAT DİNDE
YAZARA E-POSTA GÖNDER