Yıllar sonra, cebimdeki hatıraların üzerinden yürüdüm bugün.
Kaçan fırsatlar kader mi ? yoksa hatay mıydı? bilemedim, çözemedim.
Tek bildiğim yanımdaki yeri senden başka kimse dolduramayacaktı.
Yaşamın yıllara bölünmüş halinden çok, mutluluğun toplamıydı ömür dediğim.
Aklımda izi kalan, içimi ısıtanların huzurlu dokunuşlarıydı ayakta tutan. Herkesi korkutan
acı tecrübeler kalbimi büyütüp, nasırlaştırıyordu.
Kelimeler tükenince, vücudum konuşmaya başlıyor, geçmiş yerin altına karıştıkça gökyüzünden yeni bir ben iniyordu yeryüzüne.
Çıkmazlarım sadece sokaklardan ibaretti, kalbim durmadıkça her yol umuttu.
Kaç yağmurlu gecenin sonrasında kar yağdı üzerine ? Kaç yaz kandırıp elinden aldı
kışın soğunu ?
Bambaşka yollardan da geçsem sonu hep ışığına çıkıyordu, sen doğuşum, alışkanlığım,
tadım tuzundun …
Sultanlar şehrin karanlığına karışacak şehvetin gizemini iple çekerken, o şehrin güzel cariyeleri iştahımı kapatıyordu.
Sonu olmadığın bilsem de kölen olurdum kalbinin kapısında, uzak durdukça, arzularıma gem vurdukça daha da yaklaşırdım özüne.
Sokakların sessizliğini delen topuk sesleri yaklaştıkça, yanına kaçmaya başlardım.
Gerçekten sevmek kaybetme korkusunu besliyordu, seni kaybetmek ise ne demek dersen onu hiç sorma …
Öte yanda tekrar doğduğumda, varlığını çağırıştıran bir sebep yüzünü gözümün önüne getirirse yaşadığımı anlardım ancak.
Birbirmize yetmeyen zamanı suçlarken , ayakta kalmanın ne zor olduğunu sende öğrendim.
Bugün bir yerde nefes alıyor olduğunu bilmek bile iki dünyayı tek bir bedene sığdırmak için
en büyük şanstı.
Murat,
Bebek
MURAT DİNDE
YAZARA E-POSTA GÖNDER