“Sevmek” kuşkusuz en güzel duygulardan birisidir. Sevdiğiniz zaman kendinizi mutlu, huzurlu, güzel ve başarılı hissedersiniz. Duruşunuz, konuşmanız, giyiminiz hatta teninizin rengi değişir. Gözleriniz pırıl pırıl parlar. İçinizin mutluluğu yüzünüze yansır.....
Hele de hem sevip hem seviliyorsanız bunun tadına doyum olmaz.
Sevgiyle yapılan her şeyde ayrı bir tat, ayrı bir güzellik ve ayrı bir özellik vardır.
Gençlerin pek çoğu belki de tanımaz ama şiir ve sinemayla ilgilenenler bilir Sinema sanatçısı ve şair Orhon Arıburnu vardı. Sevginin gücünü bir gün şöyle ifade etmişti.
Evinde bir kuru fasülye partisi vermişti. Hepimiz yemeği çok beğenmiş ve tarifini istemiştik bize “Tarife gerek yok. Hepinizin bildiği gibi pişirdim, Tek farkı içine sevgi kattım” demişti.
Bize olan sevgisini ve sevginin gücünü nasıl da güzel ifade etmişti.
Sevgi çok güzel bir duygu ama, sevginin yanı başında da hep acı durur. Öyle sessizce, sinsice sırasını bekler...
Sevince özlersiniz, sevince merak edersiniz, sevince kuşkulanırsınız, kıskanırsınız, onu kaybetmekten korkarsınız, bir gün sizi sevmeme ihtimali uykularınızı kaçırır. Onu birisinin sizden koparma duygusuna dayanamazsınız. Bunlar size acı verir. Yüreğinizi bir mengene gibi sıkar.
“Kaybetme” duygusu hep ağır basar. Bunda istemeseniz de bir gerçek payı vardır. Çünkü, hiçbir şey sonsuza kadar sürmez. İsteyerek veya istemeyerek en büyük aşklarda gün gelir tükenir biter.. Canınız gibi sevdikleriniz sizden uzaklara gider!...
Çeşit çeşittir sevgiler...İki kişinin birbirine duyduğu sevgiye”Aşk”diyoruz. Ama annenizi, babanızı, arkadaşınızı, kardeşinizi, bir çiçeği, bir sanat eserini, bir yeri, bir hayvanı da sevebilirsiniz. Bu da sevginin bir çeşididir. Ama bu sevginin içinde de kuşkusuz gene acı vardır.
Endişe, korku, özlem, kaybetme gibi duygularının aynını bunlara da duyarsınız.
Benim bir küçük muhabbet kuşum vardı. (birçok sunucudan daha iyiydi diksiyonu!) Kafesinin kapısı hep açık dururdu, Sabah uyanır uyanmaz benim odama gelir. Tuvalet aynamın kenarına astığım kolyelerime salıncak gibi oturur ve benim uyanmamı beklerdi.
Uyanıp: ”Geldin mi Çapkın” diyince ( adı çapkındı) hemen yüzüme konar sevgiyle öper ve elimin işaret parmağına tüneyip benimle şekerleme yapardı.
Onu öylesine severdim ki, eve gelir gelmez paltomu çıkarmadan yanına koşardım. Sanki söylediğim her şeyi o minicik haliyle anlardı ve ben üzüntülüysem tüneğine tüneyip, gözlerini benden ayırmadan bekler, neşeliysem koşup başıma konar ve “seni seviyorum” “seni özledim” “aşkım” gibi daha bir dolu güzel sözü ard arda düzgün bir biçimde söylerdi.
Onunla beş yılı paylaştım. Ve bir gün avuçlarımın arasından kayıp gitti. Yalnız kaldığında sıkılmasın diye ona bir arkadaş almıştım, ondan mikrop kapmış. Tüm çabalarım, ilgim, sevgim ve tıbbi müdahaleler yetersiz kaldı. İnanılmaz derecede üzüldüm ve ona arkadaşlık etsin diye kuş aldığım için kendimi suçlayıp durdum.
İki yıl sonra, çok sevdiğim abimi kaybettim. Onun içinde çok çabaladık, günler geceler boyu tanrıya onu bize bağışlaması için dualar ettik ama elimizden bir şey gelmedi. Tıbbın tüm olanaklarını kullandık ama işe yaramadı. O da avuçlarımızın arasından kayıp gitti.
İkisini de aynı şekilde özlüyorum, ikisi içinde zaman zaman gözyaşı döküyorum. İkisi de hep gözümün önünde.
Belki içinizden “Kuşla insan bir tutulur mu?” diyenleriniz olacak ama, inanın sevgi kime karşı duyulursa aynı hisleri ona karşıda hissediyorsunuz.
İşte sözünü ettiğim bu sevgilerin hiç biri, kadın erkek aşkı değil ama sonuçta, olduğu zaman mutluluk, yok olduğu zaman acı veren yoğun bir sevgi.
Yazı istemeyerek de olsa, biraz hüzünlü oldu. Gördüğünüz gibi, sevgiyle - hüzün paralel gidiyor. Oysa sevgi için söylenecek ne çok şey var. Onları da başka bir yazıda konuşuruz.
Sizlere sevgi dolu günler dileyerek, başlığa yakışan, gene benden bir şiirle veda ediyorum.
Sevginin olduğu yerde
Acı,
Acının olduğu yerde
Sevgi vardır...
Kim derse ki;
“Acı çekmeden sevdim”
YALANDIR...
Özcan Kandemir
o.kandemir@superonline.com
ÖZCAN KANDEMİR
YAZARA E-POSTA GÖNDER