“Inglourious Basterds (Soysuzlar Çetesi) filminden müthiş bir şarkı… Nick Perito’dan The Green Leaves of Summer dinlerken…" (Nilhan Fidan)
Yeniden dedim, yeniden dinleyelim mi… Bir şey anlatır gibi bu şarkı, ne olur bitmesin, perde kapanmasın bu sefer.
Yazın yeşil yaprakları beni eve çağırmasın. O zaman genç olmak da güzeldi hani ve dünyaya daha yakındık. Evet beni çağırıyor, bizi çağırıyor yapraklar, zaman çıkmazlarında dans ediyoruz yine. Dönme vakti gelse de yeter ki bu şarkı çalsın, çaldıkça mutluyuz, bizi güçsüz kılamaz hiçbir şey… değil mi...
Yeşil yaprakları andım. Gün içinde onlarca kez dinlediğim bir diğer şarkıyı anımsadım, Un Amico. Yeşil yapraklar gibi o da beni benden alırdı, sana da huzur vermişti, öyle yazmıştın.
Yeşil yapraklar döküldü oysa. Sarardı, kıvrılıp dallardan düştü ve ayaklar altında ezildi. Gölde yüzen çirkin ördek yavrusu mu oldum ben şimdi? Sen de geçmişte bıraktığını söyleyerek her gün yanında taşıdığın eski’nin yanına mı koştun arzunun ağına çekilip?
Biz bir telefon konuşmasıyla, senin ciddiye almadığın yakınlıklarla, onları hayatından çıkarmamanla yıkılmayız… değil mi… Sahteyken gerçek görünen boyalı yüzler gibi böyle de yaşarız mı sanmıştın…
Bir gün, uzakta, göl kıyısında, sarılmışız. Her şey doğru o anda, kalplerimizi duyabilecek kadar yakınız birbirimize. Rüzgârı tutabilecek kadar yüksekteyiz, bulutlar kadar yüksekte. O anda her şey yitmişken bunların ne sahte olduğunu düşünürüm ne de yalan. İnanırım. Parkta sarılırken de yağmur altında son görüşümde de seni. Bu kadar doğal işte.
Ne olur, yeniden, yeniden dinleyelim, bitmesin bu şarkı, bu film. Ve perde kapanmasın biraz daha, desem de… Seyirciler çoktan dağıldı ve yalanlar kulaktan kulağa dolandı şehr-i hüzünde. Sadece bu şarkı kaldı ve bu melodiyi mırıldanarak yürüyen bir kadın sokakta.