Günlerden Pazartesi, ülkelerden Fransa, saatlerden öğle suları, hallerden tatlı bir tatil keyfi... (Nilhan Fidan)
Günlerden Pazartesi, ülkelerden Fransa, saatlerden öğle suları, hallerden tatlı bir tatil keyfi.
Kanal boyunda yazmak amaçsızca… Saatlerce, hiçbir şey düşünmeden, beklemeden, takılmadan, sallamadan çimlerde yatmak…
İlk başta çimlere otururken şimdi geriye bırakıvermek kendini. Çim biçme makinesinin uzaklaşan sesine karışan yemyeşil bir çim kokusu.
Bulutlar güneşin önünden çekildi. Üç ördek suda adeta kayarak uzaklaştı. Sinekler, karıncalar ve uzaktan gelen bir yaban ördeği sesi dışında… Bir de rüzgârda yaprakların birbirine sürtmesiyle çıkan o hışırtı dışında etrafımı saran katıksız bir sessizlik diyebilirim. Ha, bir de arada sırada rüzgârın esiş yönüne göre taa karşı yakada kanalın su debisini ayarlayan mekanizmadan gelen su homurtusu.
Araba sesi bile duymadan öylece yatmak. Ayakkabıları, çorapları çıkartıp tüm elektriği çimlerden toprağa boşaltmak. Altına serdiğin montun, yüzünü kaplayan bir kovboy şapkası ve başının altına koyduğun çantanla rüyalar aleminin kapısından içeri girmek için sadece gözlerini yumman yeterli. Bir kadeh kırmızı şarabın verdiği rehavetle… Birazdan bu çimlerde peynir, zeytin ve baget ekmekle yapacağın öğle yemeği ziyafetinin mutluluğuyla…
Kolunu bacağını güneş ışığına teslim etmiş gibi toprakla sarmaş dolaş yatmak…Şimdi şimdi arka çaprazdaki dalda şakımaya başlayan kuşların cıvıltıları ile şimdi şimdi aşık olmak için hazır olabilir misin?… Saatler saatleri ve zaman zamanı iteklerken bugün tatilin son günü diye mi… İnatçı damarın yavaş yavaş uyumlu davranıp kayışı koparmaya başladı diye mi… Göle inen bir yaban ördeği diğerini gagalayarak uzaklaştırdı ve sen de güneşte kendinden geçip yattığın yerde bu satırları karaladın diye mi…
Uzaktan bir çan sesi ya da ambülans, saat birkaç saat ileri ya da aynı saniyede takılı kalmış ne fark eder. Şu koca dünyada beynindeki sesler kadar yüksek bir çengi sesi yok; ama bu çimlerde senin gibi deli bir yürek daha atıyor gibi.
Günlerden 112, şehirlerden Toulouse, gönlünde uçuşan bir kelebek gibi. Yüreğin, davul zurna beklemeden kalkıp dans pistinin ortasına konmuş gibi. Öyle güzel ki…
DİĞER ADRESLER 
