>

KÖŞE YAZILARI | NEMZA SİNANOĞLU

İlk ve Son Dans..

Hala adım atabiliyorum, ritimleri sayabiliyorum ve... (Nemza Sinanoğlu)
 
   
 
 
     

Hala adım atabiliyorum, ritimleri sayabiliyorum ve müziğim olmasa da hayalinle dans edebiliyorum..

Şarkımızdaki notalar yerine, cümleleri melodi yaptım artık hayatıma..

Ve sadece topuk sesleri çıkıyor hala, ben duymak istemesem de bu oda da..

Çınlayan kahkahalar, hata sevgimizdi burayı canlı tutan, meğer konuşmadan da ne kadar anlaşırmışız biz seninle..

Eski sayfalar bir bir canlı şuan elimde, ve hiçbiri yok olmuyor içimde saklı senin sayende..

Yine bir güne başlama saatleri ve ben stüdyoya gelmiş dans için hazırlıklarımı yapıyorum..Her ders günü seni hatırlamak zorunda mıyım ?? Veya buraya ilk gelişini, bakışını ve birlikte yaşanan anıları…

Ben bırakmadım, sen bıraktım…

Aralıksız ben devam ediyorum ya sen..Nerdesin ?

Benim yıllardır dans edişim ve senin hayranlıkla izleyen bir izleyici oluşunun son noktası, partnerimin rahatsızlanıp artık dansa devam edemeyeceğiydi..Sen ise yetiştiriyor olduğumuz öğrenciler içinde öne çıkan en yeteneklisiydin, yarışmaya az bir zaman kalmış ve dışarıda bulabileceğimiz bir partnere baştan öğretilecek korografi bize zaman kaybından başka bir işe yaramayacaktı..Adımları biliyor ,sana verilen bu şansı beni kollarına aldığın andan itibaren var gücünle sahip çıkıyordun..Evet kollarına aldığın anadan itibaren ne olmuşsa olan olmuştu..Hiç böyle rahat hissetmiyordum kendimi, inanılmaz hafif, ayaklarımın hükmü bende değildi sanki..

Haftanın iki günü olan kurs zamanları senin için her güne dönüşmüş, bu kendi isteğin olmuş olsa da eğitmen arkadaşlarım tarafından farklı gözle algılanıyor ve bana şakayla da olsa imalı sözlerle yaklaşmalarına sebebiyet veriyordu..

Olmuştu olan ve gerçekten de bu uyuma neden aramızdaki etkileşimdi..Hiç olmadığım kadar iyi hissediyor ve yıllarca yaptığım dans işini hala bu sayede ilk günkü heyecanla, bu salonda gerçekleştiriyordum..İkimizden de bu duruma bir adım gelmese de, beden dilimiz ve aramızdaki iletişim bunu gözler önüne seriyordu..

Benim uzun süredir hayatıma birisini almayışımın sebebiyle, uzakta olduğum bu durumlara, hiç beklemediğim anda kendimi içinde buluşum, sevgiye karşı olan çaresiz duruşumu sergilemişti..Engel olamazdım, birden hesapsız ve aniden gelen bu durum sıradan olan hayatıma bir heyecan ve mutluluk katmıştı..Seviyor muydum?? Bilemiyorum ama hoşlandığım aşikardı.. Genelde derslerde dağınık kendinden geçmiş hallerim yerine, düzgünce geriye toplanmış, daha özenli hazırlanmış bir şekilde karşılıyordum o günlerde partnerimi..

Sevgi zaman isteyen bir şeydi benim hayatımda, inanmak, inanmam gerekliydi en başta..Ama tutku her adımımıza biz takipteydi, her yeni ritm bizi başka boyutlara sürüklüyor o anlarda sadece o ve ben kalıyorduk bu dünyada..Adımlar büyüdükçe biz büyüyor, küçüldükçe daha bir yaklaşıyorduk birbirimize..Arada sırada kelimelerinde kaçaklar oluyor ve stüdyoda bizi izleyen bakışlar benim şaşkınlığımla karşı karşıya kalıyordu…

Bir gün eğitmen arkadaşlarımdan biriyle girdiğim bir ateşli tartışma sinirlerimi iyice bozmuş v ebenim hıçkırıklarla ağlamama sebebiyet vermişti..Sahne egolarımız…..Bu nedenle onun sayesinde stüdyoda öğrencilerin karşısında çıkan saçma bir tartışma tüm sinir sistemimi yerle bir etmiş koşarak kendimi soyunma odasına kapatmama neden olmuştu..

Bir süre hıçkırarak ağlamış ve ardından senin yanıma gelip usulca sarılmanla biraz hafiflemiştim..İşte o kavga bizim yakınlaşmamıza neden olmuştu, benimle stüdyodan eve kadar ,yağmura aldırış etmeyişime ayak uydurarak yürümüştün..Hiç konuşmadan eve gelmiştik, kapıdan beni bırakmak olsa da isteğin bu kadar ıslanmaya bir kahveyi hak etmiştin. Yukarı çıktığımızda yavru bir köpeği evimde misafir ediyordum sanki, hissetiğimizden daha fazla ıslaktık..Arada sırada babamın gelip burada kalışı nedeniyle kullandığı pijamaları verdim ona, ve duşa girip gösteri öncesi benim yüzümden hastalanmasını istemediğini belirttim..Banyodan çıktığından kahvelerimiz hazırdı, oturduk sabahın doğuşuna yakın sohbet ettik, etrafın sessizliğinde konuşmalarımız uçuşan güzel nağmelerdi sanki..Artık gitme vakti gelmişti, saat yeni güne merhaba demeye hazırlanıyor gibiydi..Kapıdan uğurladığımda, sanki hiç gitmemesi bu evde olması gerektiğini hissetmiştim..Ama gitti…

Belki benim duyduğum hisleri o duymamıştı,belki hayallerle avutuyordum kendimi, uzun süredir aşkın hayatımda olmayışı sebebiyet vermişti beklide bunarlı hissetmeme…

Neyse diye geçiştirmek düşüyordu bir tek bana, öyle de yaptım..Salona geçip biraz kafa dağıtmak, beklide uykum gelir diyerek kitap okumaya başlamış ve hatta bu sayede salondaki koltukta uyuya kalmıştım..Gözlerimi açtığımda, soluksuz çalan telefonum ve kapı zili ile uaynmıştım..Cama çıktığımda sen kapıda bir elinde beni aramaya devam eden telefonun diğer elinde, ekmek ve gazeteleri görebildiğim bir market poşeti vardı..Sersemliğimle, saçım başımın ne halde olduğuna bakmak o yukarı çıkana kadar, kapının yanında duran aynada birkaç el hareketiyle son bulmuştu..Mutluydum, nedensiz gelişine sadece gülen gülen yüzümle karşılık verebiliyordum..Günaydın deyip, ardından sadece mutfağa geçebilir miyim sözü gelmişti kendisinden..Tabi geç diyerek onu oraya uğurlamış ve bana kahvaltı hazırlamak için kolları sıvamıştı, dur ben yaparım sen geç otur demelerimi ağzıma tıkayarak sen geç şöyle otur ve beni izle demişti..Hızlı ve çevik hareketleriyle, mutfakta olan maharetlerini bana sergiliyordu, tabii yere düşürdüğü birkaç domates ve salatalık haricinde..Tabakları hazırlayıp bana masaya yerleştirmem için verdiğinde, sadece olağan bir şeymiş gibi, tamamiyle sabah olması için gerek bu birkaç saati bile zor ettim, atık biz ayrı kalmamalıyız…Çıktım market dolaştım, bak bunları aldım, zaman geçirdim diyerek, sanki gün içinde yaşadığı bir durumdan bahsediyor gibiydi..Salona geçtiğimizde, sanki yıllardır aynı evi paylaşan iki kişi gibi uzunca bir kahvaltı sohbeti geçirmiştik..Görenleri hayrete düşürecek bir sohbetimiz vardı, buradan sonraki günlerimiz, birlikte kitap okuyarak, film seyredip, yemekler yaparak geçiyordu..Anlayacağınız hiç bitecek türden değildi bu ilişki..

Yalnız aklımda hep bir endişe dolaşıyordu..Zaman zaman, derste de meydana gelen göğüs ağrıları vardı. Tıkanıyor, duruyor ve sonra hiçbir şey yokmuş gibi dersine devam ediyordu..Samimi olmadığımız zamanlarda cesaret edip bunu soramamıştım ama artık yanımdaydı, bunu demeyi tam da aklımdan geçirirken yine o sıkışma ve ağrı olmuş, eliyle panik yapma geçicek der gibi hareketlerle durumu anlamamı sağlamıştı..Bir şeyler vardı, bu normal değil ve bir nedeni olmalıydı..Sorduğumda eskiden beri olan bir şey olduğunu, arada böyle yokladığını, son zamanlarda bana olan sevgisinin bunu azdırdığını söyleyerek benim kuşkulu bakışlarımı güler hale getirmeye çalışıyordu…Ama endişeliydim, günlerce arka arkaya gelen ısrarlarıma dayanamayıp hastanenin yolunu tutmuştuk..Yaşanan durumları doktora anlattığımıza, tam nedenini anlamak için belirli tetkikler istemiş ve bunlara neden olan sonuçları en sonunda erişmiştik..Kalbi çok da sağlam değildi, hatta bir operasyon da geçirmesi gerekli olabilirdi..Doktorun sözünü bittirmesini bile beklemeden olmaz kelimesi çıkmıştı ağzından, olması en azından şuan için mümkün değil. Biz bir gösteri için hazırlanıyoruz ve bu mümkün değil..Sonrasında konuşuruz.

Evet önemliydi bu gösteri bizim için, ama ondan önemli değildi..Hiçbir şey kendinden önemli değildi, ama öylesine bağlanmıştı ki bana, gözü hiçbirşeyi görmüyordu..Geriye kalan bize sadece doktorun dediklerini uygulamak kalıyordu..Bu dans gösterisi, stres ve oldukça heyecanlı ortam onu zorlayabilir ve olumsuz bir durum teşkil edebilirdi..Sonucuna aldırış etmeden yoluna devam eden bir adam vardı karşımda, ona kızıyor ama engel olamıyordum istediği buydu ve sadece bize arta kalan yediklerimize dikkat ediyor, yürüyüşlere gidiyor ve hatta uyku düzenimizi bile ayarlıyorduk..Gösteri günü gelmiş, enfes bir performans hazırlamıştı orada bizi izleyenlere..Her şey yolunda gibi gözüküyordu, hayatımızda yarattığımız düzenlemeler ile sanki tetiklemeler de ortadan kayboluyor gibiydi..

Ta ki bizim şarkımızın melodileri salonda yankılanana kadar….

Şarkı başlamış, seçtiğimiz parçaya inanılmaz bir uyum ile eşlik ediyorduk.

Sen ve ben bu tutku dolu dakikalarda bir kez daha biz oluyor ve bütünleşiyorduk o sahnede…Akıldaki tüm düşüncelerin uçup gittiği o anları senin ritimler arası bazı tökezlemelerin bozup,ne olduğunu çözmeye çalıştığım zamanda, sen elimden kayıp yere düşüyorsun…En sevdiğimiz melodi hala bu salonda yankılanıyor ve benim bu acıma hiç hoşlanmadığım bir şekilde otak oluyordu..Ve durdu, zaman benim için o an seninle durdu..

Elim elinde, gelen sağlık ekibi sana bir şeyler yapıyor ama yanıt alamıyorlardı.. Salonda herkes bir koşuşturma, kalabalık ve panik içinde ve ben, sadece senin elini tutuyordum..

Biliyordum bu bizim İLK VE SON dansımızdı..

Senin için ben ve benimle birlikte içinde büyüyen başka bir aşk daha vardı..DANS

Ve biliyor musun, ben hala adım atabiliyor, ritimleri sayabiliyor ve müziğimiz olmasa da hayalinle sadece senin için dans ediyorum….

Şarkımızdaki notalar yerine cümleleri melodi yaptım artık hayatıma..

Ve sen gittikten sonra, sadece seni yaşatmak için topuk sesleri çınlıyor,ben duymak istemesem de hala bu oda da..

Ve şarkımızın sözleri hep…

I WILL ALWAYS LOVE YOU…

Diyor,

dedirttiriyor bana….


NEMZA SİNANOĞLU
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>