Eski bir atasözü vardır, yerinde ve zamanında kullanıldığı zaman oldukça anlamlı ve içeriği derin olan bir atasözü.
Öyle anlar ve kişiler vardır ki size 'asla' yapmam dediklerinizi yaptırır...
Toplumla iç içe yaşarken bir takım klişeler ve toplumsal kurallar vardır ancak, almadan vermek yada vermeden almak Tanrı'ya mahsus. Yani kimi davranışları hak etmek için nasıl bir tutum içerisinde olduğunuzu iyi bilmelisiniz. Günün birinde herkes 'yaş almak' durumunda. Yaş almak ayrıca herkese nasip olan bir durum değil ne yazık ki! Ancak yaşınız ilerlemiş ve toplumdaki birçok kişinin annesi, babası ya da babaanne, anneannesi olacak kadar yaş aldıysanız, o halde biraz daha sevimli olmak ya da göçüp gitmenize sayılı zaman kalmış bu dünyadan gider ayak daha yapıcı bir tutum içerisinde olmanız gerek miyor mu?
Kitaplarımı okuyanlar ilk kitabımı benim için dünyanın en değerli varlığı olan 'babaanneme' itaf ettiğimi bilirler. Çünkü benim babaannem çok değerli bir insan, özel bir kadın ve sevimli bir ihtiyardı. Girdiği her toplumda saygınlık uyandırıyordu.
Kolay değil birşeylerin eskimesini kabullenmek. Yaşınızın, teninizin, özellikle ruhunuzun...Yaşamınızda eskimeye yüz tutmuş birçok şeye müdahale etmek adeta olanaksızdır. Ne var ki ruhunuzun ihtiyarlayıp ihtıyarlamaması biraz da sizin elinizdedir. Herkes Tina Turner, Ajda Pekkan, Yıldız Kenter ya da Gülriz Sururi gibi öyle kolay süper babaanne olamaz. Ama toplumda süper babaanne olmak yerine, 'sevimsiz ihtiyar' olmak sanki çok daha fazla gözlemlenen bir gerçek.
Peki karşınızda sevimsiz bir ihtiyar varsa, üstelik size hakaret ediyorsa ve sizi kendinize yabancılaştıran bir tutum sergilemenize sebebiyet veriyorsa ne yaparsınız? Israrla ve sabırla yalnızca karşınızdaki kişinin tevellütünün (yaş-nüfus kağıdı) sizden daha ileri diye o kişinin 'sevimsiz' davranışlarını göz ardı mı edersiniz? Anlayışla mı karşılarsınız? Yoksa o kişiye onun üslubuyla mı yanıt verirsiniz?
Artık birşeyler tabu olmaktan çıkmalı. Herkes biraz da hak ettiği tutumun kendi davranışlarıyla ilgili olduğunu bilmeli. Kadın olmanın, yaşı ileride olmanın, belli meslek gruplarına dahil olup uzun yıllar hizmet etmiş kişilerin bir ayrıcalığı elbette olmalı. Ama, o kişilerde bu özelliklerinden ötürü kendilerini toplumda sıırsız haklara sahip olmadıklarının bilincinde olmalı diye düşünüyorum. Saygı görmek için nasıl bir tutum içerisinde olmaları gerektiğinin fazlasıyla bilincinde olmalılar.
Yaşam sizden bir takım şeyleri eksiltiyor diye, sizde yaşı sizden genç olan kişilerden yaşamın size kaybettirdiklerinin acısını çıkarmamalısınız. Nitekim bu dünya da ardınızda bırakacağınız 'hoş bir seda' ve 'iyi anılmaktır'.
Geç gelen adalet adalet değildir. Eğer geç kalmak istemiyorsanız o halde sevimsiz bir ihtiyar olmak yerine sevimli bir ihtiyar olmak ve gençlerden görmeyi beklediğiniz saygıyı hak etmek siz yaşı ilerlemiş sevimli olmasını 'ümit ettiğimiz' ihtiyarların elinde. Unutmayın: 'At sahibine göre kişner'... Hatayı çok uzaklarda aramaya gerek yok tıpkı sevgi gibi!..
Bu yazımı fani dünya'ya veda etmesine sayılı zaman kalmış tüm yaşı ilerlemiş saygıyı hak eden tüm büyüklerimize itaf ediyorum...
Hoşçakalın. Mutlu Kalın. Bu arada unutmayın her hoşçakal bir merhabadır aslında.
Birkez daha sizlerle paylaştıklarımı okuduğunuz için gözlerinize sağlık.
Çağatay C. Öztürk
oztuc@aol.com
ÇAĞATAY ÖZTÜRK
YAZARA E-POSTA GÖNDER