PERDE
Kazanmakla kaybetmek arasına sıkışmış bir hayatın içine düşersin zaman zaman.
Dışarıda binlerce renk çağırırken seni, sadece kendi sesin duyarsın, öyle olmasını
istersin çünkü…
Doğrular yalana karışsa da kendi sesi her zaman daha sıcak gelir insana.
Bir sabah iyi, sonraki güne kötü açılır bilinmezliğin sayfaları.
Kötülük, sokağının yakınından geçmese de, bir kalpsizi oynaman gerekir günü gelince.
Şeytan’ın ortağı bile olsan son nefesine kadar, uçmayı da bilmelisindir kanatsız melekler gibi…
Her oyun sahnede oynanmaz ezberlemen gereken replikler karışmışsa bir kere kanına, perde her yerde açılır seni bekleyen seyircilerin önünde…
Yalan söylesen de sen istediğin kadar, gerçekleri göz bebeklerinde görürüm ama ben.
Kaderiyle yaşamaya mahkum bir adam, o ateş gözlerinin içine uzun uzun bakamaz,
ellerini toprağa bulaştırmadan ekmek ister sevgisini o …
Avuçlarındaki güneşi bile esirger, bir gün kendisine lazım olur diye…
Küçük adamların yolu bir gün, küçük kadınlarınkiyle kesişir, kısa zevklerin tatminsiz havasıyla yaşayıp, geçici hevesler otelinde kalıp yollarına devam ederler arkalarına dahi bakmadan…
Bir kelimenin binlerce anlama geldiği aşkın dilini katleder onlar bencil ruhlarıyla, sadece bir dokunuşa sığdırmaya çalışırlar her şeyi.
Kadınım dediğini, uzağındayken de sevmeyi becerebilmektir oysa asıl marifet.
Yalnızlığın soğuğunda üşümemek için sıcak rüyaları çekerken üzerine,
hayalindeki kadını da koynuna alabilmektir gerçekten sevmek.
Ve sevmek, binlerce insan içinde kapalı gözlerle, kokusundan bile bulabilmektir onu, tek bir dokunuşta.
Murat
mdinde@gmail.com
MURAT DİNDE
YAZARA E-POSTA GÖNDER