>

KÖŞE YAZILARI | MURAT DİNDE

Koridor

"Bir savaştan çıkmış şehrin güzel kadını, telefondaki sesinden bile mermi ıslıklarının metal soğukluğunu hissediyordum kulağımda." Murat Dinde`nin yeni yazısı...
 
   
 
 
     

Bir savaştan çıkmış şehrin güzel kadını, telefondaki sesinden bile mermi ıslıklarının metal soğukluğunu hissediyordum kulağımda.
Terapiler, midenin kıvrımlarında dolaşan ilaçlar, ne çare düşünsem iyileştirmedi seni, kaç kişi gönüllü oldu güzelliğin tarih olmasın diye o sisli koridorlarda ama
sen uzak tuttun kendini…
Yolun uzun ve zordu, yalancı adamlar plastik ruhlarıyla karşına çıkıyordu bir bir.
Sevgileri, o belli belirsiz ışıkları hoşuna gitti , kısa huzmeli gülüşleri sardı seni,
beklide bu yüzden adım adım yaklaştırdın her birini…

Acıların , dayanılmaz kabuslara dönmeye başladığı o unutulmaz gece Tanrı’ya en sessiz Melekini , beni yanına göndermesi için yalvardım.
Nefeslerin ilaç kokularıyla buram buram yandığı gecenin içinde, suç ortağım melekin sabırsız kanatlarıyla yanına geldim, yatağındaki rüyanın en derin yerinde dolaşırken.

Elimde seni hayata döndürecek küçük bir hikaye vardı, bir serum şişesini dolduracak kadar küçük bir hikaye.
Sabah uyandığında, tüm olan biteni bir rüya gibi hatırlayacak olsan da yaşananlar efsanelerin gölgesinde kalacaktı.

Ayak parmaklarının ucunda gizlenen, uyanışların ölümden ayrıldığı o sihirli noktayı
buldum , dudaklarımla milim milim öperek yaydım damlaları.
Avuçlarıma döktüğüm cennetin suyuyla can verdim, elimin sıcaklığını özleyen
o soğuk, narin ayaklarını.

Tanrı’nın iksiriyle buluştuğunda güzel vücudun,tekrar aydınlanmaya başladı,
gözlerinden yaydığın ışıkla, baş başa kaldığımız karanlık oda…

Keskin bıçaklarıyla, yaralı kalbindeki aşka çare arayan canilerin, açtığı neşter yaralarını, nefesimle kapatıyordum.
Yeni hayatında, içinde yaşayacağın teni parmaklarımla en baştan örüyordum,
umutla yarattığım ruhunun üzerine…

Senden istediğim, bu mucize bitene kadar aldığın her zevk çığlını,
beraber çıkacağımız bu soğuk duvarların arkasındaki yeni dünyana saklamandı.
Yaratı’nın kadınsı güzelliğine bakarken, bacaklarının arasında sakladığın ateşten cennetin ne kadar sıcak olduğunu, onu öperken tekrar hatırladım.
Hiç kimse değildin sen , hiç kimseye benzemeyendin çünkü,zevkin tarif karışımı da öyle olmalıydı.

Ruhundaki zevk çığlıklarının tutkuyla karıştığı, gökyüzündeki yankılarının hayaletleri bile kendinden geçirdiği o manevi gücü, kimsenin ulaşamdığı
o en derin yerine, saatlerce öperek yaydım…

Günah kapıları’nın, aşkla dokunulmayı unutulan , kuruyan arzularını öperken , yağmur damlalarıyla yıllar sonra tekrar ıslanmaya başlayan yaprakların,
gözünden akan yaşlar gibi, avcuma dökülüyordu mutluluğunun şeffaf varlığı …

Tekrarı bir daha yaşanmayacak bu anı, haykırmak istiyordu firari duyguların,
gecenin sayfalarından akan çoşkun , nehirlerle yarışıyordu.
Gözlerindeki o unutulmaz bakışlara gizlenen aşk çığlıkları ,bu geceyi ölene kadar unutmayacağın söylüyordu bana.

İki yüzlü vaatleriyle tutunup, yalanlarıyla kendilerine esir ettikleri ,
en kadınsı makyajın o güzel saçlarını, teker teker diktim derine.
Yüzüne çarpıp geçerken tebessüm bıraksın diye o ince teller, her birine mutluluk hikayeleri anlattım.

Rüyaları’nın içindeki en güzel rüyayla tekrar doğduğun gecenin sonunda,
elinden tutup kaldırdım seni…
Felçli kalbini yatakta bıraktığın o kırışmış hüzünlü ize son kez bakıp,
gün ağırırken beraber yürüyerek çıktım seninle.

Adımları’nın son izlerini, bir daha dönmemek üzere bıraktığı o koridordan.

Murat
02.09.2009
Bebek
mdinde@gmail.com



MURAT DİNDE
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>