Kıyaslanmaz güzelliğinin evren kadar sınırsız çizgileri daha da büyüyordu zaman geçtikçe.
Cansız bedenimden sonra yola devam ettiğim ruhum kadar tarifsizdin.
Bütün sihirleri, okunmamış duaları birbirine karıştırsa da bedenine aç sefiller,
o duvarını yıkıp bir adım bile yaklaşamıyordu.
Bir adım için bir uzuvunu feda etmeliydi seni isteyen, kalbini kolundaki kelepçeye geçirmeye hazır olan dokunabilirdi bahçenin ipeksi duvarlarına.
İçine aldığın kurbanların kanına, kadınlığının başdöndüren tadıyla,
şehvetin o tarifsizliği birleşince hiç biri yeryüzüne çıkmak istemiyordu.
Yarattığın tutku dolu dünyada, zamanın ne akrepi ne de yelkovanı vardı.
Kalp kalbe sesleniyordu konuşmak istediğinde, gözlerin heyecanındaki ışıktan güç alıyordu yolunu bulmak için.
Sana sinsice yaklaşanlar ürküten zekanla yüzleştiklerinde, ancak kendileriyle oynayabilecekleri gerçeğini görüyordu. Çürümüş harflerle kurmaya çalıştıkları mutluluğun sahte olduğunu, kadınlığını kaybetmeye başladıkları bir kabusun içine düştüklerinde anlıyorlardı.
Bu yüzden çoğu pişmanlığın kramplarıyla acı çekip, boşa harcadıkları zamana isyan edecekti.
Yaşadığını bilirken, seni sevmem için sevişmeye, ölmek için yok olmama gerek yoktu .
Daha büyük sebeplerle uyanıp, kendimi bulmama tek sebep o benzersiz kokundu.
Her istediğimde koklasaydım seni, ne büyü ne de tutku kalırdı arzularımda…
Mucizeler yaratıp, arka kapından kaçmak için gelmedim yanına, diline baldan masallar çalıp yok olanlara inat, yanında olmak için geldim.
Murat
Bebek
MURAT DİNDE
YAZARA E-POSTA GÖNDER