CESARET
Yağmura hiç bir zaman, benden habersiz neden ? yağdığını sormadım.
Bulutları’nın biriken öfkesiydi, yüzüme düşen damlalara sebep.
Sabrı’nın gergin hallerinden kurtulan, yönünü kaybetmiş bağırışlarını dinledim sabırla.
İç sesimin tokatlarıyla savrulan uyanışlarım gibi, gözümü açıp baktım sana.
Yalan’ın , yalandan daha yalan olduğu , doğru sandığım doğrularda bile, bir katilin parmak izlerinin çıktığı zamanlarda sevdim ben seni…
Titreyen yalnızlığını kendimle ısıtmak için, Tanrıya ait ne varsa, ben bensiz kalana kadar çıkarttım üzerimden.
Bir avuç lokmaya bile açken yürek, sesindeki kramplar vurdukça yarama,
sana ayırdım tabağımın dolu yanını her akşam.
Kapalı kapılar ardında kimse bilmedi ne yaşadığımızı, sen güldün ben güldüm
hayatla dalga geçer gibi , her şey bir hayalden ibaretmiş gibi…
Yürüdüğün yollara dar gelince içinde büyüttüğün düşler, geçmişteki masum kızı bıraktım yerine.
Eski filmlerin siyah beyaz sokaklarındaki misket seslerine karışan mutluluklara sarılmasını söyledim ona.
Hırsınla kilitlenen bekleyişler, küçük kızın bir sihirli sözüyle açıldı birer birer , cennet kapıları gibi..
Gerçekliğin kılıcı, güzel günlerin şah damarını kesmesin diye,en mutlu günlerini
bir çırpıda yaşayıp bitirsen de, yanımda getirdiğim sevgiyle aldım seni kanatlarımın altına.
Sana öfkeyle söylenen, nefret yüklü sözlerle savaştım korkusuzca , camdan kalbimin yerlere dağılan parçalarının üzerine düştü hayatım, kırmızı nehirler akmaya başladı her yanımdan.
Gerçekliğin kılıcı seni istese de, bile bile ben çıktım senden önce karşısına, hesapsızca.
Kadın cesaretinle benden daha uzun yaşamalıydın çünkü sen.
Erkekler, gölgelerin ayak izleri gibi, cesaretsiz ruhlarıyla dolaşırken etrafında.
Sen onlara, tek başına savaşabildiğini yaşayarak ispatlarken,
ben de gurur duyacaktım, sevdiğim kadının sen olduğunu hatırladıkça.
Murat
mdinde@gmail.com
Cihangir
MURAT DİNDE
YAZARA E-POSTA GÖNDER