Kimisinin gitmesini de istemiyoruz, kalmasına da razı olmuyoruz. Ne yapsalar yaranamıyorlar bize. İyilik de yaramıyor.
Yüzümüze gülseler bi dert, arkamızdan sövseler ayrı...
Gidişlere de izin vermiyoruz, dönüş kapılarını da kapatıyoruz. Dengesiz miyiz kuzum biz? Hani nispet yapar gibi ya hallerimiz, hani çok mutluyuz ya, hani keyfimiz keyif, bi kapıda tellalımız eksik ya, hı hı...
Zamanımızı nelerle harcadığımızı biz bile bilmiyoruz. Hayatın sillesini yemiş insanlar olduğumuzu, arabeskleşmeden nasıl yola geleceğimizi-getireceğimizi düşünüyoruz. Düşünüp düşünüp işlerin içinden çıkamayıp daha çok karıştırıyoruz. Karıştıkça çığrından çıkıyoruz. Bi çıkış yolu bilen varsa sevabına beni de aydınlatıverin.
İçimden geçenleri doğru kelimelerle dökemiyorum yazıya... Öyle çok saydırmak, bağırmak, azarlamak istiyorum ki bazen. Kızsam, dövsem rahatlarım sanki. Dövmek değil de bildiğin küfretmek istiyorum. Sanki ben küfretsem aklı başına gelecek, sanki bir şeye değecek. Sanki o değişecek. Sanki beni sevecek. Ya rahatlarsam? "Ya tutarsa" misali. Tutmasa da tutmuş gibi yaparız biz. Neleri "mış gibi" yapmadık ki? Kimleri "varmış gibi", "sevmiş gibi", "görmemiş gibi" yapmadık? Biz neleri atlattık?
"Küçücük ufacık içi dolu" hazinecik lazım. Hazine gerek bize, değersiz de olsa "ben buldum!" diyebileceğimiz, kazdıkça derini daha iyisini bulma ümidine sahip olabileceğimiz. Bize ait olabileceğine inandığımız bir hazine olmalı. Çok kolay ya bulmak. Sallayalım elimizi, değer belki birine.
Herkesin hazinesi toprak üstünde tutulmuş da bizimki yerin dibine sokulmuş sanki. Seversin, sevilmezsin. Önem verirsin, değer görmezsin. "Bi ilgi göstereyim", efendime söyleyeyim "bi gönlünü hoş edeyim" diyenimiz yok.
Biri varsa eyvallah da benden gelecekteki sevgilime not : beni bu kadar beklettin ya, sürüm sürüm sürünsen de acımam ben, yanlışlık olmasın.
MERVE ARIK
YAZARA E-POSTA GÖNDER