Anlamakta zorluk çekiyor çoğu zaman karşımdakiler. Nasıl devam edebiliyorum hiç olmamış gibi…
Yaralarım neden kanamıyor, nasıl yürüyorum hiç topallamadan…
Eteklerimde neden hiç taş yok, neden her gün, dün yokmuş gibi davranıyorum?
Neden kimseye kızmıyorum ya da nasıl bu kadar kolay yok sayabiliyorum?
Mesela, nasıl kabulleniyorum her şeyi olduğu gibi…
Herkes birilerinin arkasından çırpınırken, ben neden gülümsüyorum?
Çünkü; ben bir hiçim! Hiç… olmayan, yanmış, kül olmuşlardan. Yarasında kan kalmayanlardan…
Eteğindeki taşlardan kendine yol yapıp, kırık kemikleri eğri büğrü kaynamışlardanım.
Ben tanrı değilim, kimseyi yaratmadım. Yaratılanlardan karşıma çıkanlara neden kızayım, onları görmemek, duymamak ve bilmemek varken…
Bu acımasızlık değil, kendine acımayı bırakan insanlar için. Hayata tutunmayı, başkasına tutunmak zannedenler çeker en büyük acıyı.
Kendi aynandır sana kendini gösteren. Başkasının gözünde kim olmak istersen o olursun bir süreliğine… Sonra ayna parçalanır onun gözbebeğinde, sen tuzla buz olursun onun gözünde…
Kendimi taşırım gittiğim her yere, ağırdır yüküm. Kimin gözlerine baksam kendimi görmek isterim. Beni ruhumla sevebilecek olan var mı?
Hiç sanmıyorum…
Sanırım ben bir ölüyüm ve ölüler ruhsuzdur…
Sevgiler…
Itır…
ITIR SEMA ERTAŞ
YAZARA E-POSTA GÖNDER