ÇÜNKÜ BANA İNSAN OLDUĞUMU HATIRLATIYOR...
Güven, modern yaşamdan kaynaklanan laubaliliklerle oldukca yitirdiğimiz, zor kazanıp bir çırpıda harcadığımız duygu...
Düşünüyorum da, belkide pek çoğumuz sadece kelime anlamını biliyoruz. “İdeal” ilişkimizden bahsederken aradığımız özelliklerin arasında sayıp geçiyoruz. İş yerimizde istediğimiz “ideal” çalışanın niteliklerini sayarken, yanına “özveri”yi de sıkıştırıp biraz göz korkutma biraz uyarı amaçlı adını geçiriveriyoruz.
Kendimizi anlatırken diğer tüm iyi niteliklerden önce onun adını sayıyoruz en vurucu etkiyi en başta bırakmak için. Gerçekten büyük bir hayalkırıklığına uğramışsak, bunun sorumlusu %90 o oluyor. Muhtemelen kaybedilmiştir ve büyük üzüntü yaşanır sonunda...
Aslında “çok büyük bir erdemmiş “ gibi yere göğe sığdıramadığımız, bulduğumuzda kaybetmekten delice korkup nerelere koyacağımızı bilemediğimiz bu duygu o kadar sıradan ve o kadar olması gereken ki, belki hiçbirimiz sandığımız kadar güvenilir değiliz. Belki de hepimiz günlük yaşantımız içinde, bilerek ya da bilmeden yüzlerce kez güvenini sarsıyoruz karşımızdakinin...
Bir randevu verip gitmediğimizde, çacuğumuza yoldan geçerken almak istediği bir oyuncağı o an mızıldanmasını kesmek için “alacağım“ deyip almadığımızda, telefonda bir arkadaşımıza “birazdan ararım ben seni” deyip aramayı unuttuğumuzda, yapmayı gerçekten isteyerek “yapacağım” diye karşımızdakini mutlu etmek adına düşünmeden verdiğimiz vaatlerde... Kim bilir kaçkere güvenini sarsıyoruz insanların, sevdiklerimizin... Kimin “güven” duygusunu hayatının neresine, ne kadar yerleştirmek istediğini, kimin neye güvenmek istediğini nereden biliyoruz ki? Bazılarımız hayata sağlam halatlarla tutunmuşken, böyle ufak dallara tutuna tutuna yaşayan ve mutlu olan insanların varlığını kim küçümseyebilir ya da reddebilir? Biz kime göre nekadar güveniliriz? Ya da birşeyin güven sarsacak kadar büyük veya küçük bir ayrıntı olduğuna kim karar veriyor?
Bunları düşündüğümde işte “güveni” o çok büyük erdemler arasına koyasım gelmiyor. Ağızdan çıkan her söze güvenmek istiyorum, çünkü tutulamadığında bile dürüstce “yapamadım” deme erdemi bana o sarsılan güveni yeniden kazandırıyor.
Birbirimizle yabancılaştığımız, “ben” duygusunun iyice ön plana çıktığı, herkesin yaşam ve kendi mutluluğunu korumaya çalışma savaşı içinde geçen, herşeyi çabuk tükettiğimiz ve “modern yaşam” diye kendimizi kandırıp bunları yapabilme hakkını kendimizde gördüğümüz şu zamanlarda güveni hayatımın çok basit yerlerine koyup, onu basitleştirip “bu devirde zor bulunan” değil zaten olması gereken olarak görmek istiyorum.
Çok basit yerlerde, çok basit ayrıntılarda bulmak istiyorum.
Basit ayrıntılarda ararsam, bulması da bu kadar zor olmaz belki. Herşeye güvenmek istiyorum çünkü güvenmek bana insan olduğumu hatırlatıyor...
İstemeden de olsa güvenini sarstığım herkesden özür dilerim....
Siz de bunu yapın, gerçekten içten gelen bir özür, “tekrar güvenmeyi isteme” duygusunu oluşturabilecek tek cümle...
Belki siz onu tekrar kırana kadar, belki de bir daha hiç sarsılmamak üzere...
İmge Özbek Reyhan
imgeozbek@gmail.com
İMGE ÖZBEK
YAZARA E-POSTA GÖNDER