Anlamam yıllardır aşk üzerine şiirler, yazılar yazılır, süslenir, özendirilir, imrendirilir. Keşke ben de aşık olsam diye dövünür bazıları. Bilmezler ki aşk, sevmenin hastalıklı halidir.
Nedendir güzel güzel sevmek varken birini, her türlü duyguyu sağlıklı, aşırılığa kaçmadan, kalbinin acımasına izin vermeden yaşamak varken, hastalanıp olmadığın birine dönüşme ya da dönüşüldüğünü görme arzusu?
Birşeye olması gerekenden fazla bağlanırsan bellidir sonu, ya üzülürsün ya da üzersin... Masallardaki gibi mutlu sonla bitmez aşk hikayeleri. Herşey uçlarda yaşandığı için sonunda çığrından çıkar, ne sen kendini tanırsın ne karşındaki seni tanır.
Aşk, bir ilüzyon hali, bir yanılsamadan ibarettir sadece. Birini alır, kendi hayal dünyanın zenginlikleriye süsler, paketler, en güzel haliyle görürsün. Kusurlarını görmez, görsen de kılıflar uydurursun kabullenebileceğin masum hallere sokarak. Küçük heyecanlar, kalp çarpıntıları hoşuna gider kalp ağrılarına dönüşene kadar.
Gün gelipte “zaman” işini içine girdiğinde ise, o süsleyip püsleyerek yaptığın paketin kağıtları birer birer dökülmeye başladığında gördüğün şey karşısında şaşırır üzülürsün. “Sen çok değiştin” lerle başlar üzüntüler. Değişen hiç de karşındaki değildir oysa. O aynıdır. Sadece senin yanılsamanın artık son kullanma tarihi geçmekte ve sen gerçeğin ta kendisiyle baş başa kalmaktasındır. İlüzyonlar gerçeğe dönüşmeye başlamıştır artık.
Ya da tam tersi. Bu hastalıklı duygu seni öyle bir hale getirir ki, bırak karşıdakini kendine bile yabancı olursun. Hiç kıskanmazken kıskanırsın, hep daha fazlasını beklersin, daha çok sevgi, daha çok ilgi, daha çok özen, daha çok saygı, daha çok aranmak, daha çok anlayış... Normal olandan daha fazla belkide. O zaman da sen karşındakine değişmiş gözükmeye başlarsın.
İyi değildir, hastalıklıdır aşk... Ne kimseyi kendinden çok seveceksin, ne gözünde büyüteceksin, ne seni hasta etmesine izin vereceksin, ne sen çekilmez bir insan haline geleceksin.
Çok seveceksin aşık olmak yerine. Çünkü çok sevmek, aşkın zamanla dökülen süsleri püslerinden sonra hayal kırıklığına uğramak yerine, karşında gördüğün kişinin o “asıl halini sevebilmek, elini tutup onunla yoluna devam edebilmektir. Kusurlarını görerek, kıskançlıklarını, sinir harplerini, ilgi isteğini, zayıf taraflarını sükunetle karşılayıp bağrına basabilmektir sevgi... İnsan dediğin zaten kusurlu bir varlıktır çünkü doğasında. Onu kusursuz görmeye çalışmak aşkın yanılsaması ve hastalıklı halinden ibarettir.
İmge Özbek Reyhan
imgeozbek@gmail.com
İMGE ÖZBEK
YAZARA E-POSTA GÖNDER