O zaman al beni dışana götür. Götür ki nefes alsın daralan ruhum ve ciğerlerim. Olabildiğince uzağına götür, kokun duyulmasın sesinin nefesinde. Mutlu bir aşk olabilir yaşadığımız, mutluluk ağır geldiği an bittik biz. Gözlerimize bakıp bir yan bakış ararken koptuk birbirimizden. Oysa bir problem yoktu, hiç olmamıştı. Yalnızca farklılık istedik, masumduk. En az birbirimiz kadar masum. Tadımız kaldı damaklarımızda, ilk zamanlar hafif mayhoş hafif tatlı, bir değişik. Sonradan sonraya kaldı bu kekremsi tat, sonradan sonraya ittik birbirimizi, sonradan sonraya tiksindik kokularımızdan.
O yüzden, al beni dışına götür. Ben yapamıyorum, ne kadar istesem de dışıma götüremiyorum seni. Tıpkı dışına gidemediğim gibi. Karanlığı severim bilirsin, aydınlık ürkütür beni. Tut elimden, aydınlık bir günün akşamında gün geceye kavuşurken bırak dışına. Hatırlarsın, bir gece canım dondurma istediğinde o karanlıkta çıkıp birkaç km. yürüyüp açık bir büfe bulup elimde kocaman bir poşet buzlu dondurmayla dönmüştüm en ucuzundan. Sen halâ uyuyordun. Bense, bırak düşmeyi sendelememiştim bile. O yüzden karanlığa yakın bırak ellerimi.
Mümkünse yaz aylarında olmasın, sonbaharı severim yazlar boğar beni. Bir sonbaharda bırak ki ardına geri adım atmak gibi bir derdim olmasın. Yalnızca önüme bakıp yürüyebileyim. Yazın yorgunluğunda sana sarılmak istemesin yüreğim, kışın soğuğunda seni özlemesin bedenim.
Tüm mecburiyetlerimden uzak tut beni, sıyır öyle bırak. Uzak tut ki düştüğümde sarılacağım eller olmasın ellerin. İyice it. Öyle bir it ki geri dönecek yüzüm olmasın, geri dön diyecek yüzünde. Uzaklaştıkça unutayım gözlerinin rengini, silinsin içimden izlerin. Sil üzerinden izlerimi.
Öyle bir unut ki beni adım bile gelmesin aklına. Yolda karşılaştığımızda biryerlerden tanıdık geldiğimi düşün, çıkarama. Ellerinden tuttuğun kadına daha fazla sarıl, şarabının son yudumunu onunla paylaş. Gün ışığında yüzünü gör, güzelliğini seyret. Bunları ilk defa yapıyormuş gibi yap, unut ismimi tüm heceleriyle. Ne Nazım dediklerinde geleyim aklına ne de Süreya... Unut beni, tüm hüzünlerinden arınıp yeni bir hayata başlar gibi unut. Umut içinde unut.
Al bütün yazlarımı, söndür güneşi öyle git. Bir yıldızlar kalsın gökte bir de dolunay. Yıldızlar gökle seviştiğinde dolunay uzak olsun, küçük ışık huzmeleri yayılsın dünyama yeşillerin arasından. Arada izin ver dolunay görünsün, yıldızlar sönsün. Her biri ayrı ayrı yerlere çekilsin. Bin yıldızın yapamadığını bir dolunay yapsın sisli gökte.
En arabesk şarkıları bırak giderken. Hem terk etmiş hissedeyim hem terk edilmiş. Hem vicdan azabı olsun içimde hem de bitmek tükenmek bilmeyen bir huzur. Bir jenerik müziği kalsın ardında, olabildiğince acıklı, sonra yükselsin notalar, kumlar üzerinde ayaklarımdan akan kanlarla dans edeyim. Her dönüşümde biraz daha dönsün dünya ve denizler olsun tek sevgilim...
Ne olur al beni dışına götür,
Ne olur uzağımda kal,
Biriktirdiğim tüm pişmanlıkları benimle bırak...
ÇİSEM SOYLU
YAZARA E-POSTA GÖNDER