…ve ben bu sabah gülümseyemedim gökyüzüne!
…ve ben bu sabah karanlıktım, hiç olmadığım kadar!
…tütün kokusu vardı burnumda, bir askerimin son sigarası belki de!
…kan kokusu var, kan! Attığım her adımda, değdiğim her kaldırım taşı, geçtiğim her caddede!
…bugün bayrağımın rengi kırmızıdan siyaha döndü sanki, her şey daha karanlık…
…ve bugün, tüm cümlelerim yarım aslında!
***
Ben; vatan sağ olsun diyemeyenlerdenim!
Ben; bu evlatların vatana değil tepedeki ……
Ben; bu evlatların vatana değil hükümete kurman gittiklerini bilenlerdenim!
Ben; o ateş ocağıma düşmese de hiç görmediği bir ananın ocağında yananlardan, kavrulanlardanım!
Ben; kaybettiği şehidini “ hain saldırı” haberleriyle değil, an be an hatırlayanlardanım!
Ben; bir şehidi olduğunda da konuşabilenlerdenim!
Ben; şehit haberi almadığında da ‘Acaba ne zaman?’ diye bekleyenlerdenim!
Ben; gün nasıl geçerse geçsin, her gece başını yastığa koyduğunda arkasında bir asker nefesini, bir neferi hissedebilen ‘Allah korusun’ diyebilenlerdenim!
***
Ben; Müslümanlığı 5 vakit namaz, 30 gün oruç olarak yaşayanlardan değilim!
Ben; ‘Allah’ deyip, ‘din’ deyip ‘günah’ deyip her türlü haltı yiyenlerden hiç değilim!
Ben; bunca kan kokusunun içinde gece mutlu rüyalar görüp, sabaha aydınlık uyanabilenlerden değilim!
Ben; özde değil lafta icraat bekleyenlerde değilim!
Ben; bir profil fotoğrafıyla terörü lanetleyip, gününü gün edenlerden değilim!
Ben; sosyal mecralarda üç beş laf edip, ertesi gün bambaşka bir ülkedeymiş gibi yaşayanlardan hiç değilim!
Ben; Ulan Tayyip! diye sövenlerden de değilim!
Çünkü biliyorum! Bu millet her seçim öncesi ‘Bu defa iş değişecek’ der, oy pusulalarını gönül rahatlığıyla zarfa koyar, sonra da işine bakar. Çevremde bir kişi yok ki; Ben Akp’ye oy verdim desin. Seçim zamanı oldu mu ampullere küfürler yağdırılır, zeka küpü espriler yapılır. Sonra? Sandıklar açıldığında çıkan sonucu hepimiz görürüz. İsteyen avcunu yalasın, isteyen başka yerini! Hayatım boyunca kin duygusunu hiç tatmadım. Hiç kimseden intikam istemedim ama bir an var ki kanın beynime sıçradığı, önüme kim gelse yakar geçerim. Şehit haberini aldığım an değil, sonrasında insanların tepkilerini görüp şaha kalktığım an. Yazık! Çok yazık! Hiç mi utanmıyorsunuz?! Hiç mi acımıyor içiniz?
Benimde var edeceğim küfürlerim, ağız dolusu. Benim de var haykıracağım nefretim, benim de var gırtlağına yapışıp defalarca öldürmek istediklerim.
Boş yere hükümeti suçlamayın. Onlar yapmaları gerekeni yapıyor, planlarını işletiyor üstelik tıkır tıkır. Tam da kurulduğu gibi.Biz onlar kadar bir, onlar kadar diri olsaydık şu an şehit haberleri üzerine değil başarılarımız, zaferlerimiz üzerine konuşuyor olurduk. Tıpkı tarihin tozlu sayfalarına gömdüğümüz, kıymetini bilemediğimiz zaferler gibi…
Bu adamları kim seçti? Biz!
Bu adamlara kim bu hakkı tanıdı? Biz!
Bu adamlara kim “Al bu benim toprağım, istediğin gibi sat” dedi? Biz!
Bu adamların aracıları kim oldu? Yine biz!
Adam dediysem, bildiğimiz adamlardan değil.
Biz dediysem, neyse…
Vicdanım rahat olmasına rahat ama içim acıyor. Derinlerde değil, yüreğimin tam içinde, üzerinde bir ateş; cız ediyor, hiç durmadan. Yüzlerini hiç bilmediğim, isimlerini bile okumadığım o gencecik insanların hayatları geliyor gözlerimin önüne. Anneleri geliyor sonra, babaları, kardeşleri, dostları, sevgilileri, sevdaları…
Ve ben ne yazık ki; "Bizi kardeş yapan Müslümanlıktır, laiklik değil..." diyen bir hükümetin vatandaşıyım.
Ben; gökteki ayın, yıldızın kana bulandığı, bayrağım dediğim mirasımın kirlendiği, Kurtuluş Savaşı’nda kaybettiğim şehitlerimin mezarlarında kemiklerinin sızladığı, onların kadrini kıymetini bilemeyen bir ecdadın evladıyım.
Ülkem her geçen gün gözlerimin önünde yitip giderken, hiçbir şey yapamayanlardanım! “Bir şeyler yapıyorum” deyip kendini kandıranlardan değil ne yaparsam yapayım tek başıma beceremediğimin farkında olup, “Yapamıyorum” diyenlerden, Ata’mdan af dileyenlerdenim.
Benim bayrağımın boynunu büktüler…
Benim şehidimi defalarca öldürdüler…
Benim ecdadıma sövdüler…
Benim Ata’mı yattığı yerde yüzlerce kez döndürdüler…
Benim fotoğraflarından bile bakmaya kıyamadığım, baktığımda doyamadığım gözlerini toprağa gömdüler…
Beni, Ulu Önder’ime mahcup ettiler…
Şehidimin son örtüsünü yerle yeksan ettiler…
Askerimi toprak üstünde ezip, toprak altında rahat vermediler…
Bense halâ bekliyorum, sessiz çığlıklarım, okunmamış cümlelerim, dinlenmemiş türkülerimle asırlar sonra kurtuluş mücadelesine başlayacağımız günü bekliyorum.
Ben; bize bunları yaşatanların gözlerimin önünde lime lime olacağı günü bekliyorum.
Ben; şehit annelerinin çıkıp “Rahat uyu oğlum” diyebileceği günleri bekliyorum.
Ben….
Sürç-i lisan ettiysem af olmasın!
Ben artık kelimelerimi hesaplayabilir durumda değilim.
Gözlerim Güneş’e kör, gecelerim kan rengi şu günlerde…
Burnumdaysa….
Hiç bilmiyorum, ne olacak halim…
ÇİSEM SOYLU
YAZARA E-POSTA GÖNDER