Birinci cemre havaya, ikinci cemre suya ve üçüncü cemre de toprağa düşer. Cemrenin kelime anlamı; kor halindeki ateştir. Kor halindeki ateşin düşmesiyle hava ısınır, su ısınır, toprak ısınır, bahar gelir, yaz baharı kovalar.
Ocak doğumlu olduğumdan mıdır bilmem kışları bir başka severim; yağmur yağsın, kar yağsın, ellerim üşüsün isterim. Fark ettim ki bu yıl baharı da yazı da bir başka özlemişim. Haliç’e karşı bir sigara içerken rüzgârın daha bir yumuşak estiğini fark ettiğim an anladım baharın müjdesini. Altın boynuzdan şöyle bir uzanıp boynuma dolanıverdi birden, kulağıma da ufaktan fısıldadı; geldim! Hayatımda duyduğum en içten merhabalardan biri, gördüğümden mi bu kadar yakın hissettiğimden mi bilmem.
Efendim pek tabi bu cemrelerin gökten yere inmesiyle ısınan tek şey taştır, topraktır, havadır, sudur diyemeyiz. Cemre düşmesi ne kadar folklorik bir olay olsa da baharın insana kattığı enerjiyi inkâr etmek edepsizlik olur. İnsanoğlu bu enerjiyi bir şekilde harcayacak elbet, harcayacağız diyelim, harcamalı da. Sabahın bir köründe kalkıp işe giden, gün boyu yoğun tempoda çalışan, akşamın bir vakti işten çıkan ( işe girişi belli çıkışı belli olmayanlar bu sözümü üzerlerine alınmasınlar, onların durumu hepten vahim ) bünyelerimizi şenlendirecek birşeyler lâzım. Bu lâzımlarla birlikte başlıyor insanda yeni arayışlar. Kimi zaman yeni aktiviteler, kimi zaman yeni aşklar. Aslında bunlar insanın ruhunda daima olan istekler ama nedense mevsimlere bok atmayı pek seviyoruz. Dolu dolu aşık olmak istediğimizi söylemek için birşeylerin arkasına sığınmak zorundaymışız gibi... Neyse ki mevsimler gayet masum araçlar bunu söylemek için, devam edin. Her ne kadar eski türk filmlerindeki gibi yüksel belli kloş etekler giyip parklara bahçelere dalıp elele gezemesekte bizim de var kendimize göre bir aşkı yaşayış biçimimiz, bir sevebilme halimiz. O halde sevebilme ihtimallerimizi birleştirmek için neyi bekliyoruz? Elinizin altında bir potansiyel varsa beklemeyin, değerlendirin derim ama sorgulamadan, yormadan, yorulmadan. Keyif alacağız dedik, boğulacağız demedik. Her insan başka bir hikâyedir bir diğerinin hayatında, hikâyeye renk katmaksa yalnızca sahnedekilerin elinde. Parmaklarınızı şöyle bir uzatmanız yeterli, gülmek gerek, güldürmek gerek. Her bölümde Ali Kaptan’dan dayak yiyen Cemile’yi, acaba ne zaman haseki olacak derdine düştüğünüz Hürrem’i, kusturana kadar vurulma haberleri yayınlanan iboyu ( evet bilerek ve isteyerek küçük harfler kullanılmış, ayraç kullanılmamıştır ) bir kenara atın, sıyırın hayatınızdan sokaklara düşün, yollara dökülün. Kim tutar elimizden tatlı bahar aylarından başka : )
***
Bahar demişken 1 Nisan’ı da unutmamak gerek. Bu yıl sizin için çok ilginç bir 1 Nisan şakası önerim var ama öncelikle o gün saat 19.30’da Beyoğlu’nda olmaya söz vermelisiniz!
Öncelikle FlashMob kısaca katılımcılarının önceden kararlaştırılan yer ve zamanda orada olup, eylemlerini eğlenerek yaptıkları herhangi bir siyasi propaganda içermeyen organizasyonlardır. Katılımcılar eylemin ardından edebiyle dağılır. Herhangi bir nedenden dolayı FlashMob etkinliği düzenlenebilir, tek şart eğlenmektir. Bunu hedefleyen herkes katılabilir.
En geç 19:40’ta İstiklâl Caddesi’nde buluşuyoruz ve buluşmaya saatlerimizi www.saatkac.com adresindeki bilgilere göre ayarlıyoruz. Burger King ve Galatasaray Lisesi arasında herhangi bir şekilde yürüyoruz, birşeyler yiyoruz, içiyoruz, kısacası hareket ediyoruz. Daha sonra cep telefonlarımıza 8 tane alarm kuruyoruz. Alarm saatleri şöyle;
1. FlashMob 19.59 – 20.00
2. FlashMob ( alkış ) 20.03 – 20.04
3. FlashMob 20.10 – 20.11
4. FlashMob 20.13 – 20.14
4 FlashMob alarmını da hazır ettiğimize göre eğlence başlasın!!!
19.59’da ilk FlashMob alarmında o an ne yapıyorsak bir dk boyunca o halde donakalıyoruz. Hamburger ısırıyorsanız ve ağzını açıksa ağzınızı kapatmıyorsunuz, hararetle birşeyler anlatıyorsanız elinizi kolunuzu indirmeden o halde kalın. Bir dk. sonra 2. Alarm çaldığında tekrar eski halinize dönebilirsiniz : )
Saat 20.03’e gelen 2. FlashMob alarmıyla olduğumuz yerde durup birşeyleri kutluyormuş gibi alkışlamaya başlıyoruz. Bir dk. boyunca alkışlarımız devam ediyor, alarmın gelmesiyle birlikte normale dönüyoruz : )
20.10 ve 20.13’te gelen alarmlarla da aynı ilk alarmda olduğu gibi birer dk. süreyle donakalıp eski halimize dönüyoruz.
Gayet basit ve eğlenceli : )
Facebook kullananlar için etkinlik linkini paylaşıyorum;
http://www.facebook.com/?ref=logo#!/event.php?eid=147895791939565
1 Nisan’da donabilme ümidiyle...
ÇİSEM SOYLU
YAZARA E-POSTA GÖNDER