Halime, kızının üzerine titredikçe başlarına gelen her şey, isyan etmesine neden oluyordu. Haklıydı da!
Kendisi yaşayamamıştı gönlünce ama kendi çocukluğu ile yüzleştiğinde; kızının hayatını yaşaması için gereken tüm fedakarlıkta bulunmaya söz vermişti. Ama hayat hiç izin vermemişti ki; sözünü tutsun.
Sürekli dertler, felaketler ile ancak ayakta kalmayı başarabilmişlerdi.
Çok hasta oldu Halime, yatağa düştü. Hep üzerine titrediği kızı, artık onun gözünün içine bakıyordu. Roller değişmişti. Bir bakıma Nigah'ın büyümesini, sorumluluk almasını sağlamıştı bu hastalık. Artık kötü olaylardan bile iyi bir şey çıkarmaya çalışmak, Halime'nin hayat ile oyunu haline gelmişti.
Haklıydı da aslında, Nigah sanki şimdi gerçekten büyümüş ve yetişkin bir kadın olmuştu. Annesine bakıyor, çalışıyordu. Kendine güvenen, hayata tek başına devam edebileceğini gösteren bir kadındı o.
Halime onu düşündükçe, o annesine yaslanmış ve her düştüğünde kendi başına kalkmak yerine; annesinin eteğine yapışıp kalmıştı. Şimdi artık onun zamanıydı. Düştüğü gibi kalkabileceğini biliyordu. Artık gerçekten büyümüştü.
Annesini kaybetti. Hayat karşısına, tek başına kaldığını düşündüğü anda; öyle birisini çıkardı ki kaderine ölene kadar teşekkür etti.
Halime bunları göremedi ama bildi. Artık kızının yüzü gülecek, o olmasa da yola devam edebilecekti.
ASLISIN
YAZARA E-POSTA GÖNDER