Restore Teyze'deki özgüvene hayran oldum. Desem de inanmayın zira cahil cesareti denilen şeye pek de sıcak bakmam. Bir resim görüp "ya ben de bunu yaparım" ya da bir kitap okuyup, "e bunu ben de yazarım kafasıdır" bu. Soldan üçüncü resim, kendisinin restorasyon çalışmasının sonucu.
Teyzenin niyeti iyiymiş aslında. Kıyamamış, çok sevdiği ve yaşadığı yerde herkesin önemsediği bir resmin yıpranmasına, bakımsız kalmasına. Almış eline fırçayı, şu beyaz yıpranmış yerlere bir rötuş atayım diye girişmiş işe. Sonuçta da kendi özgün eserini yaratmış diyebiliriz, aslında.
Bir ressamın yaptığı resmi düzeltebileceğine olan inanç ve kendine güven, bir yandan "yuh" dedirtirken; diğer yandan büyüledi beni. Bu Gogol'un yarım kalmış bir romanını tamamlamak istemekten farksız. Kıyamadım öyle öksüz ve eksik kalmasına, yazıverdim bir son, demek gibi.
Acaba hanım teyzem hep böyle miydi yoksa yaşlandıkça "kaybedecek pek de bir şey kalmadı, etrafı da, sınırları da takmanın manası yok, hem ne var şuncacık şeyi düzeltmekte?" psikolojisine girmiş hali midir bu? Daha iki gün önce sokakta gaz çıkara çıkara yürüyen ve bunun için utanıp sıkılmayan amcaya gıpta ile bakmıştım. Motor gibi ilerliyordu, sessiz sokakta. İkisinin ortak noktası yaşlılık kanımca.
Peki benim, insanların tu kaka demesini takmadan, içimden geldiği gibi devam etmek için hayatın sonuna mı gelmem gerekiyor? Bazılarınız belki hayatının ortasında da bunu yapabiliyordur ama ben sizden değilim. Yani bazen ben de böyle oluyorum ama her konuda değil, işte. Konuyu yine kendime getirdim ama insan ister istemez, kürkçü dükkanına dönüyor.
Yazının başında teyzeyi kınar gibi başladım ama şu an hayranlığa çok yakınım. Sanırım yaşından dolayı. Yaşlıların gittikçe çocuklaşması ve eski güçlerini günden güne kaybediyor olmaları içimi acıtıyor, kızamıyorum yaptıklarına. Yüzü kırışıklarla dolmuş, kemikleri yıpranmış, çocuksu insanlar olacağız, biz de.
Kaçış yok, hepimiz önünde sonunda; az kalan vaktimizi ve kendimizi düşünen, o güne kadar kendimizi hapsettiğimiz kuralları elinin tersiyle iten, kocamış çocuklar olacağız. Bu nedenle, yaşlılık bence, ölmeden önce kısa bir özgürlük molası.
İster restorasyon yaparım o molada, ister kıçıma susturucu takmadan yürürüm, istersem de torunumun çikolatasını aşırıveririm. Kime ne?
ASLISIN
YAZARA E-POSTA GÖNDER