Sivrisinek ısırması sonrası kaşınmayı özledim.
Bütün gün güneşle haşır neşir olup yanmış vücudunda, akşam rakı balık keyfi yaparken; bacaklarının, kollarının kaşınması, usul usul kaşımak sonra dozaj arttıkça, kendini kanatacak hale gelmek ve soğuk suyun altına sokup, kaşınan yerlerin ferahlamasını hissetmek. Ay ne güzel his be.
Sadece ayak bileğimdeki ısırıkları sevmem, kemiğim acır kaşırken, oradan ısırılınca yukarıda yazdıklarımın hepsi yalana ve küfüre döner.
Bir de akşam üzeri denizden eve erken dönüp kocaman sulu bir şeftaliyi mideye indirmek, t-shirt'ünde, yıkansa da geçmeyen kalıcı şeftali suyu lekeleri bırakmak.
Yazın aşık olmak, en deli yaşlarda, güneşin tavan yaptırdığı hormonların etkisiyle kışın mutlaka ayrılacağın bir genci beğenmek, flört etmek, gizli gizli buluşmak. Akşam çıkarken sadece onun için süslenmek.
Gizli saklı öpüşmek, el ele tutuşmak, kaçamak bakışlar atmak.
Sonra oranın tek diskosu olan saçma yerde, ilerleyen saatlerde yavaş bir şeyler çalsın da şu oğlanla azıcık dans edip, yaklaşalım diye Dj'e yalvaran gözlerle bakmak.
Sabah, mis gibi demlenmiş çay kokusuyla güzel bir kahvaltıya uyanmak. Evi otel gibi kullanıyorsun diye söylenen anneni duymazdan gelip, pul biberli naneli çökelek peynirini, dolmalık biberin içinde doldurup, tabağa yumulmak.
Komşu teyzelerin sabah kahvesine gelmesiyle birlikte koşarak evden kaçmak.
Erken geldim, kimse yoktur şimdi diye hayıflanırken tam plajın girişinde, yıllar geçse de; kaldığın yerden devam ettiğin, en sevdiğin arkadaşına rastlamak. Bisikletlere atlayıp, karşılıklı duran ağaç dallarının daracık yolun üzerini kapattığı, tek bir arabanın bile geçmediği rüya yolda bisiklete binmek, bir gece öncenin kritiğini yapmak.
Akşam üzeri sırf en sevdiğin börekleri, kısırı yapıyor diye komşu teyzenin gününe gitmek, tıkınıp tıkınıp en sevimli kız halinle teyzeleri öpmek ve akşam üzeri bisiklet sefasına katılmak üzere evden yine koşar adım uzaklaşmak.
Eylül geldiğinde, herkes birer birer giderken ve senin de gidişin yaklaşmışken; her gidene bir şeyler yazmak, komik resimler çizip, eline sevgi dolu notlar tutuşturmak.
Ve o yaz dinlediğin şarkıları, yeniden duyduğunda yaşın 38 de olsa; aynı duyguları hissetmek, içinden gülümsemek.
Aynı gün doğduğumuz arkadaşıma...
Müzik- O zamanlardan
ASLISIN
YAZARA E-POSTA GÖNDER