Bugün yine her zamanki gibi erkenden kalktım. Evde yaşayan diğerlerini rahatsız etmek istemedim ama ben uyandığım anda bütün ev halkı ayaklandı, zaten her sabah böyle oluyor.
Sanki birlikte uyanmaya bile programlanmış gibiyiz, her zaman her şeyi aynı anda yapıyor ve hep beraber hareket ediyoruz. Herkes kendi oluşu neyi gerektiriyorsa; hayatına öyle başlıyor ve devam ediyor. Size sıkıcı gelebilir ama varlığımız böyle devam ediyor. Zincir, bizi hep bir arada tutuyor ve hayatta kalmamız böyle mümkün oluyor.
Annem kapıcı. Ailemde ya da çevremizde herkesin bir görevi var ve biz bunun için dünyaya gelmişiz. Apartman yöneticisi kadın anneme hiç farklı davranmıyor. O çalışmıyor, onun işi aslında hepimizin hayatının devamını sağlamak. E bize düşen de onu mutlu etmek ve desteklemek elbette. Adı apartman yöneticisi de değil, siz anlayın diye öyle dedim. Yoksa kimsenin kimseyi yönettiği yok, benim dünyamda. Anlamak zor geliyor size değil mi?
Onun yerinde olmak gibi bir gayemiz hiç olmadı, olmayacak da. Bunu bir gün bile sorgulamaz kimse; ne biz ne de diğer komşular. Hayatımız bu bizim. Verileni alırız nokta. Kendimizi farklı bir hale sokmaya çalışmayız. Ben dişiyim ve işçi olacağım; eve ekmek getirme sorumluluğu bende, gurur duyuyorum bununla. Erkek kardeşim kapıcı olacak. Kafa şekline ve ağaç kabuklarına benzer görüntüsüne baktığımda bunu görüyorum, o da biliyor ve büyüyüp de annemden görevi devralacağı günü bekliyor, sabırsızlıkla. En güzeli de ne olacağımızı bizim seçmememiz; ne kadar zor olurdu yoksa ne olacağına karar vermek. Herkes apartman yöneticisi olmak isteyebilirdi ya da kapıcı; sonra kavga dövüş, çekişmeler ve sonumuz gelirdi böylece.
İşte bizi sizden ayıran en temel özellik bu. Siz doymak bilmiyorsunuz, hep daha fazlasında, hep daha güzelinde, gözünüz. Askerseniz, komutan olmaya çalışıyorsunuz, kadınsanız erkekleşmeyi meziyet sanıyorsunuz, elinizdekini paylaşmak yerine kendinize saklayıp, daha daha diye birbirinizi kırıp, öldürüyorsunuz.
Benim üç midem var. Biri yediğim besinleri emmeye yarayan, diğeri sindirim yapan yani sizdekine benzer olan, üçüncüsü ise; benim paylaşmamı sağlayan, yani sindirim fonksiyonu olmayan ve her aldığım besinin bir kısmını diğerlerine vermem için var olan. Evet, aldığım besini kusuyorum ve diğerleriyle böyle paylaşıyorum. Yüzünüzü ekşitmeyin, diğerleri bunu seviyor, sizin fakir olana yardım etmeniz gibi. Tabii siz onu bile yapıp yapmamakta özgürsünüz ama benim karşıma ne zaman buna ihtiyacı olan biri çıksa, karnıma bastırdığı anda benden bağımsız bu besini kusuyorum ve elimdekini paylaşıyorum. Doğaya ve dengesine uyum sağlamam için seçim yapmam değil sadece var olmam yetiyor.
Siz, bizi anlamak için yıllarca izliyor ve sosyal dengemize hayran kalıyorsunuz. Ama ucundan biz de azıcık uygulayalım şu taktikleri dediğiniz anda, birilerinin ayağına basıyor ve yok ediliyorsunuz. Acıyorum size, gerçekten. Benim aklım sizin işlerinize yetmez ama sizin aklınız bizim yaptıklarımızı anlasa da uygulamaya gelince başarısız oluyor. Ne anladım ben o, her canlıdan üstün olmanızla övündüğünüz akıldan? Hiç!
Sizin yanınızda aklım da cüssem de yeterince büyük ve güçlü değil ama sizin aranızda yaşıyoruz ve daha yıllarca da yaşamaya devam edeceğiz. İyi ki küçük, kara bir karıncayım!
Görsel: Margaux Motin
Karıncalar hakkında 1:
Karıncalar hakkında 2:
ASLISIN
YAZARA E-POSTA GÖNDER