Aklıma ne zaman yazacak bir şey gelse; laptop'ı açamayacak kadar tembel oluyorum. Ne zaman açsam; aklıma bir şey gelmiyor. Yakın arkadaşlarım, madem evde boş oturuyorsun, blogunla ilgilensene tadında tavsiyelerle geldikçe; inatçı kişiliğim söylenmese yapardım, gibi bir bahaneyle yeniden tembelliğe meyilleniyor.
Durup dinlenmeden kitap okuyorum, şu sıralar. Çok da iyi geliyor. Kitapların, insanı sarmalayan, içine alıp; hikayenin gittiği yerlere götüren, huzur-heyecan-hayranlık karışımı sıcaklığına bıraktım kendimi.
Zaman zaman soruyorum kendime, böyle eve para getirmeden, sadece tüketen bir insan olmaya devam mı edeceğim? Bu soruyu sordurtan, senelerdir içinde bulunmaktan nefret ettiğim çarkların sesi, elbette. Gerilere gidiyorum, okul yıllarına. O zamanlar evde oturmak gibi bir hayalim yoktu. Bir işim olur ve çalışırım, okulda kalır, hocalık yaparım gibi düşünceler vardı kafamda. Onları oraya biri mi koymuştu yoksa içimden mi geliyordu, bilemem. Doğru ve uyum sağlayacağım bir işte başlamış olsaydım hayata; yine bu hale mi gelirdim, onu da bilmiyorum.
Bir şeye yarıyor olmak aslında hiç de derdim değil gibi geliyor. İçimde dönen kırık plak, bana ait değil gibi de hissediyorum. Ama sonra inandığım bir işi tamamladığımda, bunu insanlarla paylaşmak için ölürken, midemin ortasında hissettiğim o tutkuyu zaman zaman özler gibi oluyorum.
Arkasından, inandıklarımın aslında o iklimde asla bir işe yaramayacağını, yaramadığını, yaptığım çoğu işin masturbasyondan öteye gitmediği anlardaki hayal kırıklığımı hatırlayıp, mideme oturacaksa; karadutlu böğürtlenli Magnum otursun diyorum.
Hiç olmazsa ağzımın tadı yerinde olur.
İnsanların yaşamlarına dokunmak, bir kişi de olsa; bazı şeylere vesile olmak çok güzel ve vazgeçebileceğim bir şey değil sanırım. Ama insanlardan da epey uzak durmaya çalışırken; kime, nasıl, nerede dokunurum bilemiyorum.
İşte bunlar var, kafamın bir tarafında. Bence, kendimden, henüz keşfedemediğim bir şey çıkaracağım. İnanıyorum buna. Hayal ediyorum ara sıra. Bugüne kadar kurduğum ve yazdığım hayallerimin gerçek olmuş olması, ümit de veriyor.
Rahatım yerinde, kafam tabii ki durmuyor. Bitkisel hayata geçmediğim sürece durmayacak da. Bununla yaşayabilirim sanırım.
ASLISIN
YAZARA E-POSTA GÖNDER