ERKEĞİN GENÇ KADINA DUYDUĞU DELİCE TUTKU...
Tam 31 yaş daha küçük öğrencisi Penelope Cruz, profesör rolünde oynayan Sir unvanlı Ben Kingsley’den...
Kingsley 65 yaşlarında müthiş başarılı bir profesör kültür, sanat, felsefe adamı, radyo yorumcusu gerçek ve kalburüstü bir New York Manhattan entelektüeli...
Seminerleri, radyo konuşmaları, dersleri, kitapları, yorumları dinleniyor, kale alınıyor, etkin bir entelektüel olarak yalnız başına “kadınları severek” yaşıyor...
Üniversitedeki kız öğrencileri ile kendisinden ders aldıkları sırada kesinlikle ilişkiye girmiyor, sömestirin bitmesini bekliyor...
Sömestir sonu partisi Kingsley’in eski kız öğrencileriyle flörtlerinin başladığı tarih oluyor...
“Böylelikle cinsel taciz iddialarına muhatap olmaktan kurtulabildim...” diyecek kadar hayatı tanıyan, planlayan, sorumluluk almaktan kaçınan ve keyfini en üst noktada yaşamaya çalışan, hedonist (insan eyleminin nihai anlamda haz sağlayacak bir biçimde planlanması gerektiğine inanan) bir adam Kingsley...
33-34 yaşlarındaki Penelope Cruz’la başlayan aşkı daha ilk günden deli bir tutkuya, sınır bilmez takıntılı bir kıskançlığa dönüşüyor, kızı geçmişinden, geleceğinden ve tırnağından kıskanan iflah olmaz bir berduşa dönüyor...
***
Hayatında kendisine güvenlik çemberi olarak yarattığı her şey bir bir yıkılıyor profesörün...
Her dakika kızın nerede ne yaptığını düşünür hale geliyor, ondan ayrı kaldığı gecelere tahammül edemiyor, kendisini aldattığından şüpheleniyor, gittiği partilerde onu basıyor, karizmayı çizdiriyor bir looser gibi şapşalca hareket ediyor...
Penelope mükemmel bir genç kadın karakteri oynuyor filmde...
Entelektüel olgun erkeğin karizmasından, bilgisinden, kültüründen, yaşamındaki sonsuz renklerden etkilenen bir genç kadın...
Onunla olmaktan gurur duyuyor, onu ailesiyle tanıştırmak istiyor, ondan utanmıyor tersine her seven kadın gibi dünyaya onu haykırmak istiyor...
***
Zamanında karısını, tek bir hareketle terk eden, 35 yaşındaki doktor çocuğunun halen bütün tepkisini üstünde toplayan profesör, hayatında ilk kez önüne geçemediği takıntıların, aşk acısının, kıskançlığın, çaresizliğin, yaştan kaynaklanan güvensizliğin esiri oluyor...
Yaşlı ve olgun bir erkek ile genç ve çok güzel bir kadın arasındaki ’obsessive’aşk ilişkisini, bu kadar mükemmel iki oyuncuyla vizyona sokan filmin ismi “Elegy” ( “Aşkın Peşinde” )...
1 saat 48 dakikalık film, Gandhi’yi ve Schindler’s List’te Itzhak Stern’i oynayan Sir unvanlı Ben Kingsley’le, Vanilla Sky filminin unutulmaz Latin güzeli Penelope Cruz’un muhteşem oynadıkları bir film...
Pulitzer ödüllü yazarın The Dying Animal isimli kitabından uyarlanan filmde oyuncular ve yönetmen “bir de vücudunun güzelliğini kaybederek çaresiz kalacak bir kadının insanın içini ürperten dramını” ustaca işliyor...
Genç ve güzel bir kadınsanız, kaç yaşında olursanız olun bir erkekseniz ve aşkı yaşıyor ya da merak ediyorsanız, hedonist bile olsanız hödük değilseniz bu filmi görünüz...
Aşkın peşinde koşarken, hayatın iniş ve çıkışlarında dans edeceksiniz...
İçiniz ürperecek...
Reha Muhtar
rmuhtar@gazetevatan.com
REHA MUHTAR
YAZARA E-POSTA GÖNDER