>

KÖŞE YAZILARI | REHA MUHTAR

Birlikte yaşlanacağım ve buruşacağım adamın yanındayım...

Yetişkinler kendi gençliklerini çoktan unuttukları için ergenlik çağında bir genç kızın....
 
   
 
 
     

Yetişkinler kendi gençliklerini çoktan unuttukları için ergenlik çağında bir genç kızın en önemli sorunlarından birinin “sivilceler” olduğunu bilmezler...

Oysa genç bir kız, hatta erkek eğer sivilceleriyle başı dertteyse, yüzü sivilcelerle çevriliyse “çirkin” göründüğünü düşünür, arkadaşlarının onu beğenmediğine kanaat getirir ve her görenin içten içe kendisiyle alay ettiği vehametine kapılır...

Bir genç kızın ya da erkeğin özgüvenini yerle bir eden, berbat bir durumdur bu...

“Sorunlu Vicky” böyle bir kızdı...

Yüzünde çıkan sivilcelerin, onu kötü gösterdiğini düşünüyor ve sırf bu yüzden okulda içine kapanık, fazla arkadaş edinmeyen bir portre çiziyordu...


***

Çok sonraları, dünyanın en ünlü ve güzel kadınlarından biri olduğunda bile, şöyle söyleyecekti:

“Nasıl göründüğüm konusunda nedense hep endişeli olmuşumdur...”

“Sorunlu Vicky” sivilcelerinden kaynaklanan çekingenliğinin üstüne gitti...

Tiyatro okuluna kaydoldu, sonra da 1990’ların başında en başarılı kadın pop grubu Spice Girls’ün (Baharat Kızlar) seçmelerine katıldı...

Seçildiğinde, siyah saçı, dengeli güzelliği ve soğuk görünüşü nedeniyle Posh (Havalı) takma adını almıştı bile...

Artık onun adı “Sorunlu Vicky” değil, Posh’tu yani “Havalı”...

***

David ise doğu Londralı yoksul bir gençti...

O yıllarda kızlara değil, meşin yuvarlağa daha düşkündü...

Eski okul müdürü John Bullock hakkında şöyle demişti:

“David’in önüne bir futbol topu ve bir kız koyarsanız, David her zaman önce topu alırdı...”

Ama bir genç erkek tutkusunun ötesinde mutlaka bir gün bir yerde bir kadına deli divane âşık olacaktır...

Hayatının önceliklerinde, diğer tutkular geri planda kalacak ve o delicesine âşık olduğu o genç kadın, ilk önceliği alacaktır...

David için de böyle oldu...

Meşin toptan daha güzeli “çok güzel bacakları var” dediği Victoria’ydı...

1996 yılının Kasım ayında Gürcistan maçı öncesi otel odasında dinlenirken, takım arkadaşı Gary ile televizyonda Baharat Kızlar’ın son video klibi “Say You’ll Be There”i izledi David...

Birden arkadaşına, “Gösterişli olan, kısa saçlı olan, güzel bacaklı olan Baharat Kız’a ‘hasta’ olduğunu” söyleyiverdi!..

“O anda tüm kalbim Victoria’ya odaklanmıştı...

Onunla olmalıydım...

Ama nasıl?..

Ben futbol kariyerine yeni başlamış genç bir oyuncuydum...

O ise bir Baharat Kız’dı...

O zamanlar Victoria ve diğer kızlar pop listelerinde bir numaradaydılar ve bütün dergilerin kapaklarındaydılar...

O gitti ben otobüse geri döndüm...”

***

Nihayet, bir Chelsea maçı öncesi, beklediği fırsat ayağına geldi David’in...

Baharat Kızlar’dan ikisi maçı izlemeye gelmişlerdir, ama acaba hangileri gelmişti bilmiyordu...

Victoria ve Melanie odanın bir köşesinde sohbet ediyorlardı. Menajerleri yaklaştı ve bize kendini tanıttı...

“Merhaba David... Ben Simon Fuller... Seni Victoria’yla tanıştırmak isterim...”

David, boncuk boncuk terlemeye başlamıştı, bu televizyonlarda görüp âşık olduğu kadın karşısına çıktığında, “Merhaba, ben David”ten başka bir şey diyemedi...

“Victoria gayet rahat görünüyordu...

Maçta voleyle şık bir gol atmıştım ve bunun onu etkilemesini umuyordum ama gözlüklerini takmadığını fark ettim...

Victoria’nın maçta olup bitenlerden haberi bile yoktu...

Bana bakıyordu ve sanıyorum kim olduğuma dair en ufak bir fikri bile yoktu...”

***

Bir erkek eğer çok “baby face (bebek yüzlü)” değilse kendisinin bir kadın karşısında tek başına “değerli” olamayacağını düşünür...

Onun için ilk tanışmalarda “Ben şöyleyim, ben böyleyim” gibi afra ve tafra yapmaktan çok hoşlanır...

Daha doğrusu bununla karşısındaki kadın gözünde değerleneceğini sanır...

Çok ünlü ya da zengin olmaya çalışanlar ise, bunu söylemeye gerek kalmadan “karşısındaki kadına değerlerini(!!!) göstermeyi umarlar...”

Bir erkeğin Porche’la, Ferrari’yle dolaşmasının altında bu gerçek yatar...

Değerini sahip olduğu metalarla gösterme...

O gün Victoria’nın hiçbir şeyinden haberdar olmadığını anladığında hayal kırıklığına uğradı David Beckham...

Başka bir şey söyleyemeden telefon numarasını bile alamadan dondu kaldı...

Çünkü ne yaptığını bilmeyen bir kadın karşısında “bir hiç olarak hissediyordu” kendisini...

Ne kadar erkekçe bir trajedi!..

“O gitti...

Ben de otobüse geri döndüm ve kafamı önümdeki koltuğa vurmamak için kendimi zor tuttum...”

***

İkinci kez Manchester United’ın sahasında karşılaştıklarında Beckham şöyle anlatacaktı olanları:

“Kamuflaj desenli taytı ve üstüne giydiği kısa tişörtüyle inanılmaz güzel görünüyordu...

Göğüs dekoltesine baktığımı düşünmesini istemezdim ama göğüs kemiğinin tepesinde minicik bir iz vardı ve ben oraya bakmadan duramıyordum...”

Sözlerini ağzında geveleyerek de olsa Victoria’yı bir akşam yemeğine davet etmeyi başardı...

Ne ki, Pazartesi günü ABD’ye uçacaktır Baharat Kızlar grubu...

Bunu söyleyen Victoria Beckham’dan telefon numarasını istedi...

Ama bu kez Beckham ısrarlıydı, işini şansa bırakmayacak ve kızın telefon numarasını alacaktı:

“Hayır Victoria!.. Ben senin numaranı alayım...” dedi...

Victoria çantasını karıştırdı ve içinden o sabahki uçuş kartını çıkardı... Annesi ve babasıyla oturduğu evlerinin telefon numarasını yazdı...

“O değerli kart parçasını hâlâ saklıyorum...

Benim için bir hazine gibiydi...

Eve gider gitmez numarayı bir düzine káğıt parçasına yazdım ve bütün káğıtları değişik odalara bıraktım...

Ne olur, ne olmaz!..”

O gece, maçtan sonra telefon etti Beckham Victoria’ya...

Buluştular, araba ile dolaştılar...

Dördüncü buluşmada Beckham Victoria’yı öptü ve şöyle dedi:

- Sana âşık oldum Victoria...

- Ben de sana...

***

1999’da Dublin’de 15. yüzyıldan kalma Luttrellstown Kalesi’nde evlendiklerinde Victoria 25, David 24 yaşındaydı...

Victoria, David’e olan aşkının bir simgesi olarak gökyüzüne 100 beyaz güvercin bıraktı...

İnanılmaz bir medya bombardımanının etkisi altındaydılar...

İngiliz Daily Mirror gazetesinin editörü Piers Morgan şöyle diyordu:

“Birinci sayfaya ne koyacağımızı bilmediğimiz durumlarda kraliyet ailesinden birini koyardık...

Eskiden bu Diana olurdu...

Şimdi Posh’u (Havalı) koyuyoruz...”

Victoria, Baharat Kızlar’ın içindeki beyindi...

Her zaman ayakları yere sağlam basar, hesabı kitabı iyi bilirdi...

Bunu yeteneğini erkeğine ve ailesinin hizmetine sunmakta gecikmedi...

David Beckham bir süre sonra bir futbol starı olmaktan çok, dünya çaşında metroseksüel erkeğin sembolü haline geldi...

Karı koca yüz milyonlarca dolar para kazanmaya başladılar...

Armani gibi dünyanın en ünlü markalarının karı koca fotomodelliğini yaptılar...

İlginç olanı tıpkı “Sorunlu Victoria” gibi, David’in de kendi dış görünüşü konusunda güvensiz oluşuydu...

Victoria ona zaman zaman şöyle derdi:

“Kusursuzsun... Neden endişeleniyorsun ki hâlâ?..”

***

Belki de çocukluklarında dış görünüşleriyle ilgili varolan özgüven eksikliğinin verdiği tetikleme ve motivasyon onları 2000’li yılların dünyadaki en seksi çifti haline getirdi...

Yataktaki pozlarından, vücutları ve seksapel görüntülerinden yüz milyonlarca dolar para kazanıyorlardı...

Bu film hâlâ bitmedi, sürüyor...

Arada bir David’in masa altından başka kadınların bacaklarını ellerkenki görüntüleri çıkıyor...

Ama çift bu sorunları şimdilik aşmış görünüyor...

Peri masalının nasıl biteceğini kimse bilmiyor...

Bilinen tek şey Victoria’nın sözleri:

“Birlikte yaşlanacağım ve birlikte buruşacağım adamın yanında olduğumdan eminim...”


REHA MUHTAR
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>