Bilgisizlik kadar yanlış bilgi de zararlı. Biz millet olarak kulaktan dolma bilgilere çok itibar ederiz. Hepiniz rastlamışsınızdır. “Başım ağrıyor” dersiniz. Hemen “al bende ağrı kesici var. İç bir şeyin kalmaz” derler. Miden bulanır, hemen bulantı ilacı uzatırlar. Pek çok kişi cebinde tansiyon hapı veya dil altı ilacı ile dolaşır ve bunu hemen ihtiyacı olduğunu var saydığı kişiye, büyük bir içtenlikle uzatır.
Zaman zaman bunun yararları görülse de, bilinçsizce alınan ilaçlar başka komplikasyonlara neden olabilir.
1 Aralık Dünya ADIS günü. Bu tarihte dünyanın pek çok yerinde bu hastalığa ilgiyi çekmek için pek çok etkinlik yapılıyor. Biz de bu konuda çalışan sivil toplum örgütleri var. Kısıtlı bütçelerine rağmen gene de seslerini duyurmaya ve bu hastalıkla savaşmaya çalışırken bir yandan da, ön yargıları yok etmek için büyük uğraş veriyorlar.
Bu konuda bir dergiye haber yapmak üzere, “Pozitif Yaşam Derneği’ne başvurdum. Beni büyük bir içtenlikle karşıladılar. Ve bakın neler öğrendim? Bunları sizlerle paylaşmak istiyorum.
AIDS 1996 yılından itibaren ölümcül hastalıklar listesinden çıkarılmış.Artık tedavisi yapılabiliyor ve ilaçlarını muntazam kullanan kişiler normal ömürlerini yaşıyorlar.
AIDS sanıldığı gibi, el sıkışmakla, öpüşmekle, aynı ortamda bulunmakla, aynı kaptan yemekle, aynı iş yerinde çalışmakla, aynı otobüse binmekle bulaşmıyor!..
AIDS sanıldığı gibi, sadece eş cinsellerde görülen bir hastalık değil. Sadece bunların bu virüsü kapma olasılığı daha fazla.
HİV korunmasız cinsel ilişkiyle, kan yoluyla ve anneden bebeğe doğumda ve emzirmeyle bulaşıyor.
HİV 3- 12 yıl arasında hiç belirti vermeyebilir. Bunun için kuşkulu bir ilişkiden sonra, en erken üç hafta sonra test yaptırmalısınız. ( Daha önce yapılan testlerde kesin bir sonuç alamayabilirsiniz.)
HİV virüsü havayla temas ettiği andan itibaren 1 dakika içinde etkisini kaybediyor. Oysa hepatit B ancak 12 saat sonra ölebiliyor.
Ülkemizde iki tip insan var. İkisi de tehlikeli.
Birincisi “Atın ölümü arpadan olsun” diyen ve partnerinin HİV virüsü taşıdığını bilse bile, hiçbir önlem almadan, cinsel ilişkiye giren ve bir anlık zevk için bir ömrü ziyan eden erkekler!.
İkincisi de, ADIS hastası olanlardan bucak bucak kaçan ve okulda bir tane ADIS’ li var diye çocuklarını okuldan almaya kalkanlar, AIDS’ li birisi otobüse binince onu yaka paça aşağıya atanlar ve onları dışlayarak toplum içinde neredeyse var olmalarına dayanamayanlar…
İki türde tehlikeli. Çünkü, ikisi de cahil!...
“Pozitif Yaşam derneği”nin en çok üzerinde durduğu iki konu bu. Halkı bu konularda aydınlatmak. Bu virüsü taşıyanlara yardım etmek. Bunların toplum içinde var olmalarına olanak sağlamak. Kendileriyle temasa geçenlere maddi yardımda bulunamıyorlar ama, parasız avukat, psikolog ve danışmanlık verebiliyorlar.
Derneğin üyelerinden Çiğdem hanım bu konuda bakın neler diyor. “ Maddi olanaklarımız çok kısıtlı.Devletin katkısı çok az. İlaçlar çok pahalı. Bu virüsü taşıyanların ayda en az 1200 liralık ilaç kullanması gerekiyor. Hastalığın evrelerine göre, 2000 liraya kadar da çıkabiliyor. İki ayda bir test yaptırmaları şart. Beslenmeleri, yaşam koşulları, psikolojik durumları, hastalığın seyrinde önemli bir rol oynuyor. “
“Peki devlet bunların tedavisini üstleniyor mu?”
“Her hangi bir sağlık sigortası olan bu ilaçları parasız temin edebiliyor. Hastanelerde her türlü tedavisi yapılabiliyor. Sosyal güvencesi olmayanlar ise yeşil kart çıkarabilir.Ama nereye kadar? Bu hastalık yayılmaya devam ediyor. Bir gün tedavi ve ilaç paraları devlete büyük maddi yük getirebilir. O zaman ne olacak? İstatistiki bilgilere göre, ülkemizde kayıtlı 4177 AIDS vakası var.Ama bu buzdağının üstü. Dünya sağlık Teşkilatı bunu onla çarpmamız gerektiğini söylüyor.”
AIDS tedavisi olsa da, hala ciddi hastalıklar listesinde olmaya devam ediyor. Bu konuda yapılacak pek çok şey var. Önce toplumun bilinçlenmesi gerekiyor. Bilgi tehlikeyi azaltır, bilinci yükseltir.
Dernekte, bu virüsü taşıyan bir kişiyle görüştüm. ( kendisi adının açıklanmasında bir sakınca görmese de, ben hasta haklarına saygıdan dolayı adını vermeyeceğim.) kendisi çok bilinçli. Tedavi görüyor ve bu dernekte fahri olarak çalışıyor. Yıllar önce bir yerlerden kapmış.Şüphelenmiş ve test yaptırınca bu virüsü taşıdığını öğrenmiş. İyi bir işi varmış ama, hastalığını öğrenince onu işten atmışlar.Dava edip, davayı kazanmış ama işine iade edilmemiş. Ancak kendisine bir miktar tazminat ödenmiş. “Al parayı git!” demişler.
Derneğin gelir getirecek bir valığı yok. Devlet yardımı yetersiniz. Birçok sağlık dernekleri (Lösemililer , Kalp Vakfı, Böbrek Vakfı, Kanserle Savaş) gibi dernekler bağışlarla ayakta duruyor ve hizmet kalitelerini yükseltebiliyor. Ama bu dernek bağış toplayamıyor. Nedenini sorduğumda ise, yanıt çok acı. “ Bunu “ahlaksızların hastalığı” gibi gördükleri için bağış alamıyoruz. Hala bunun marjinallerin ve eşcinsellerin hastalığı olarak görenler var. Dinci kesim bunu “Allahın onlara bu hastalığı ceza olarak verdiğini düşünüyor. Diğerleri ise böyle bir derneğe yardım edip, adlarının geçmesinden bile hoşlanmıyor. “
Bunu duyunca dehşete düştüm. Bu düşünce hastalıktan daha vahim değil mi sevgili okurlarım?. Peki, adı bile konmadan, AIDS tanısı konan bebekleri ve kocalarından başka erkek tanımayan o masum ve sadık kadınları hangi ahlak ölçüleriyle değerlendireceğiz ?
Her şey insanlar için. Herkesin başına her şey gelebilir. Kimseyi hastalığından dolayı yargılayamayız. İnsan olana yakışan, insana yardım elini uzatmaktır. Biliyoruz ki, her tür hastalığın birinci ilacı moral ve sevgidir.
Sevgiden zarar gelmez…İnsanları sevelim…Bizim canımızı acıtanları da sevelim. Gerçek sevgiler her zaman akacak bir yol bulur ve yerine ulaşır.
Ama şunu da aklımızdan çıkarmayalım!. Hayatın kendisi zaten risk. Birde kendimizi bir anlık zevk için, bir ömür boyu ilaçlarla yaşamaya, hayatımızın kalitesini düşürmeye çalışmayalım.
Korunmasız ilişki, sadece AIDS için değil, cinsel ilişkiyle bulaşan her tür hastalığın bulaşmasına neden olacağı için tehlike yarattığını biliyoruz. Bunu unutmayalım. Bir de “empati “ yapmak her zaman sizi iyiye, güzele, doğruya yönlendirir. “Empati” yapmaktan çekinmeyelim.
Bu konuda daha geniş bilgi almak veya bu derneğe destek olmak isteyenler Pozitif Yaşam Derneğine 0212 288 38 83 numaralı telefonla veya info@pozitifyasam.org adresinden ulaşabilirler.
Sağlıklı günler dileğiyle. Sevgiyle kalın.
Özcan Kandemir
ÖZCAN KANDEMİR
YAZARA E-POSTA GÖNDER