>

KÖŞE YAZILARI | ÖZCAN KANDEMİR

Büyük lokma ye büyük laf etme

"İnsan oğlunun en büyük zaaflarından birisi, hırslandığı veya sinirlendiği zaman ağzından çıkan lafı kulağının duymaması. " Özcan Kandemir`in yeni yazısı...
 
   
 
 
     

İnsan oğlunun en büyük zaaflarından birisi, hırslandığı veya sinirlendiği zaman ağzından çıkan lafı kulağının duymaması. “Öfke baldan tatlıdır” demiş büyüklerimiz. Çünkü, öfke anında gözümüz hiçbir şeyi görmez Söylediğimiz sözlerin ne kadar yaralayıcı. Kırıcı ve onarılması güç tahribatlar yaptığının farkına varamayız. Çünkü o anda sadece içimizi boşaltmak, kinimizi kusmak ve karşımızdaki insanı yaralamak isteriz.

Bunu genelleştirdiğim için özür dilerim. Kuşkusuz bütün insanlar böyle değildir. Öfkesini dizginleyebilen, hırslarına gem vurabilen ve mantığının hırsını aşmasını engelleyebilen insanlar vardır. Bu tür insanlar da en az özür dileyen insan grubunu oluşturur.

İçinizden bazıları “özür dilemek de bir erdemdir” diyebilir. Bu söze de katılmamak olası değil ancak, çok sık özür dilemek de çok hata yapıldığı anlamına gelir,
Tartışmalar, sürtüşmeler, çekişmeler ve kavgalar iki insan arasında olup biterse fazla kişiye zarar vermez. Ancak bu halka genişlerse ve giderek toplum önünde yaşanır hale gelirse bundan geri adım attığınızda , sizin inanırlığınızı yok eder, prestijinizi sarsar ve hakkında ileri geri konuştuğunuz kişilerle yüz yüze bakarken aranıza görünmez bir perde koyar. Bu perdeyi yok etmekse bazı durumlarda olanaksızdır.

Bu kadar lafı niye ettim? Bunu sizlerle paylaşmam gerek.

Tüm bu sözleri bana düşündüren kişi dansöz Asena.
Bundan aylar önce tüm televizyon kanallarını bir bir dolaşıp, gözyaşları içinde babasını şikayet eden o değil miydi?

“Benim hayatta baba annemden başka kimsem yok!” diyen o değil miydi.?
“Benim babam yok, kardeşim yok, ailem yok, hiçbirini tanımıyorum, istemiyorum. Bir tek babaannem var benim. Ben ondan önce ölürsem lütfen ona sahip çıkın!” diye yalvaran ve babasını sorumsuzlukla, sevgisizlikle suçlayan ve yerden yere vuran o değil miydi?

Şimdi babasıyla kucak kucağa, sarmaş dolaş hallerini görünce şaşırmamak mümkün değil.

Sevgili Asena peki kırk yıllık baban nasıl oldu da değişti?. Adını bile anmak istemediğin o sorumsuz, duygusuz, sevgisiz baban nasıl oldu da kendini senin kollarının arasında buldu.

Bunun arkasında sakın o meşhur reyting kaygısı olmasın?. Yeni televizyon programında babanla barıştığını ve buzları erittiğini söylemen ve bu sıcak davranışları sergilemen senin televizyon programının reytingini yükselttiği için kullanılmış olmasın?.

Eğer böyleyse, Türk halkının duygularını kötüye kullandığı düşünmemek mümkün değil. Bu halk seninle birlikte gözyaşı döktü televizyonun karşısında. Senin için üzüldü, senin için hiç tanımadıkları babandan nefret etti.

Seni “yürekli kız”dobra kız”diye seven bu halk bu yüz seksen derece dönüşün karşısında şaşırıp kaldı.
Sana karşı olan güvenleri sarsıldı.
Hatta o kadar sarsıldı ki, babana kavuştuğun için sevinemedi bile.

Oysa bu halk çok yufka yüreklidir. Ekranda gördüğü kişiyle hemen bütünleşir, onunla ağlar, onunla güler. Bunun tek şartı o kişinin samimiyetine güvenmesidir.

Eğer gerçekten babanla tüm sorunlarını halletmiş ve kendini onun kollarına samimiyetle atmışsan bu mutluluğun ömür boyu sürmesini dilerken, bu durumdan ders çıkarmanı ve “büyük lokma ye büyük laf etme!” sözünün kulağına küpe olmasını dilerim.

Eğer bunun arkasında reyting gibi başka hesaplar yatıyorsa bundan böyle sana kimsenin güvenmesini bekleme!...Kaybettiğin şey kazandığın reytingiden çok daha büyük olacaktır

o.kandemir@superonline.com.
 


ÖZCAN KANDEMİR
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>