BİR YAPRAK DAHA DÜŞTÜ
Bizler gelecek için planlar yaparken tanrı gülermiş… çünkü bizim planlarımızı uygulayıp uygulayamayacağımızı buna ömrümüzün yetip yetmeyeceğini sadece o bildiği için …İşte buna son örnekte meslektaşımız Hızır Tüzel’in beklenmedik ölümü…O Ayvalığa yerleşme planları yaparken göçüp gitti genç yaşta …
Hızır’ı Gelişim Yayınlarında tanıdım. Bizden çok gençti. Sakin, saygılı, yaptığı işi iyi yapmaya çalışan ve sakinliğinin altında yeteneklerinin bir lav gibi aktığı, ama bu yetenekleri dışarıdan hiç anlaşılmayan bir çocuktu…esprili, taklit yeteneği ve tiyatro nosyonu olan ama bunu sadece yakın arkadaşları arasında ortaya çıkaran genç bir adamdı. İyi fotoğraf çeker, güzel söyleşiler yapardı. En büyük özelliği de ”Kadınca” grubunun tek erkek elemanı olmasıydı. Ona hepimiz “erkekikimiz!..” diye takılırdık.
Gücümüzün yetmediği ve beceremediğimiz bir iş olsa hemen onu çağırırdık. Örneğin “şu masanın ucundan tut”, “makineme film tak”, “şunu açamıyorum açıver” gibi, O yardımlarını hiç esirgemez ama ara ara da “ ben olmasam bilmem ne yapacaksınız? “Diye sitem ederdi.
Hızır İki kez evlendi. Bu da ilginçtir. Duygu ( Asena) evliliğe çok sıcak bakmazdı. Aşka çok inanır, sevgiyi hoş görür ama iş evliliğe gelince “aklınızı mı kaybettiniz” derdi. Bunun için olmalı Hızır Kadınca’da çalışırken bekardı. Nokta’ya geçti evlendi. Tekrar Kadınca’ya geçti ayrıldı. İkinci evliliğini de Kadınca’dan ayrıldıktan sonra yaptı. Kendisine bu konuda da çok takılırdık. İkinci evliliğinde sanırım mutluluğu yakalamıştı.
En son konuşmamızı benim “Aşkın Öteki Yüzü” adlı kitabım çıktığında yaptık. Kitabımın tanıtımı için çalıştığı Radikal Gazetesi’nde haber yaptırmış ve beni arayıp “Adım Hıdır elimden gelen budur” demişti. Karşılıklı biraz konuşmuş ve kendisine “Hızırcığım sen çok vefalısın, ne zaman arasam yıllar geçse de seni aynı samimiyette buluyorum” dediğimde “gerçekten böyle mi düşünüyorsunuz” derken ses tonundaki tınıdan mutlu olduğunu anlamıştım. Gerçekten dost, sevgi dolu ve yardımsever bir kişiliği vardı. Gazetecilik konusunda da çok başarılıydı. Hemen hemen tüm ünlülerle söyleşiler yaptı. Onlara kimsenin soramayacağı soruları sordu ama hiç bir zaman işi ucuzlatmadı. Tam anlamıyla saygın bir magazinciydi.
Bu söyleşileri “Dalga Gibi Geçiyorum” adlı bir kitapta toplamıştı. Hayatla dalga geçerdi aslında. Her şeye hazırdı. Öyle “aman ben uzun yaşayayım” diye bir kaygısı da yoktu. Zaman zaman hayattan koptuğu olurdu. Ama kuşkusuz onunda hayalleri vardı. Örneğin yeni yaptırdığı Ayvalıktaki evinin balkonunda denize karşı birasını yudumlamak, dostlarıyla birlikte olmak, güzel yazılar yazmak, karısıyla bir doğa harikası olan Ayvalıkta hayatın tadını varmak gibi ama olmadı. O hepimiz gibi “gelecek” için hayaller kurarken tanrı yukarıdan güldü ve onu aramızdan çok erken aldı. Gerçekten de Hızır bizimle dalga geçer gibi geçip gitti. Cenaze töreninde tüm sevenleri vardı. Radikal çalışanları, eski Gelişimciler, sanatçılar, balıkçılar, meyhane arkadaşları, gazeteci dostları…
Hızır’ı gözyaşlarıyla ve çiçeklerle uğurladık…Onu sevenlerin aklında hep o “hınzır!” muzip Hızır kalacak . Arşivlerde ise birbirinden güzel haberleri, söyleşileri giderek değer kazanarak yerini alacak…
Böylece aramızdan bir yaprak daha düştü…nurlar içinde yatsın. Geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler ve sabırlar diliyorum ve dostlarla artık cami avlularının dışında görüşmeyi istiyorum ( çünkü son zamanlarda hep cami avlularında görüşür olduk.)
Tekrar buluşuncaya kadar sevgiyle kalın.
Özcan Kandemir
o.kandemir@superonline.com
ÖZCAN KANDEMİR
YAZARA E-POSTA GÖNDER