“Pazar günü kahvaltı keyfinde…” Nilhan Fidan`ın yeni yazısı...
PAZAR KEYFİ
Haftanın en sevdiğim günleri Cuma ve Cumartesi. Hafta sonu kapsamında değerlendirilse de Pazar günü ise özellikle öğleden sonra akşama doğru başlayan Pazartesi sendromu sancılarıyla çok sevdiğim bir gün sayılmaz.
Yine de kahvaltı keyfi diyince benim aklıma Pazar günü gelir. Pazar keyfi kahvaltı keyfi biraz da.
Ne kadar geceden kalma da olsan mümkün olduğunca erken bir saatte sürüne sürüne de olsa yataktan kalkıp kendini dışarı atman gerek. Üç beş dost zaten hafta içinden sayıklamaya başlamış, kahvaltıda yiyeceklerinizi anar olmuşsunuzdur.
Uyanamayanlar aranır, bir yerlerde buluşulur, uyku bilahare açılır ve kahvaltı mekânına yol alınır. Deniz görmek istersek Hisar’dır vazgeçilmez. Sıcak lavaş ekmeği ve kızarmış hellim derim başka bir şey demem. Geç kalıp trafik ve insan seline kapılmışsak bazen Emirgân’a devam ederiz, bazen de Yeniköy’e.
Bugünse Cihangir'e kırdık dümeni. Güneşli bir Pazar günü, kaldırıma atılmış masalardan birine yerleşip otlu peynirli, örgü ve tulum peynirli, pastırmalı menemenli, sucuklu yumurtalı, tabii ki olmazsa olmaz bal kaymaklı, tahin pekmezli, kavrulmuş buğdayla hazırlanan kavutlu bir kahvaltıdayız. Çaylar bittikçe doluyor, kızarmış ekmekler yenileniyor, sohbet gitgide koyulaşıyor.
Kahvaltı bitince bir Türk kahvesi içmeye meydandaki kahvelerden birine geçiyoruz. Yan masadaki adamı bir yerlerden gözümüz ısırıyor, oyuncular kahvesindeyiz diye mi acaba?
Bu kadarla da kalmıyor, eve dönmeden önceki hedef Çengelköy. Çınaraltı'nda elma çayları ve sohbete devam...
Sabah 9dan akşamüstü 4e kadar geçmiş zaman ve Pazartesi sendromu yeni yeni kapıda görünürken hoop bir komedi film koyuyoruz hemen. Kanepede mayışırken ev sineması keyfi.
Gün mü uzadı sendrom mu unutuldu bilinmez ama bu Pazar kahvaltıları insana iyi geliyor galiba.