“Hayatıma giren sevgili yabancıya…” Nilhan Fidan`ın yeni yazısı...
İki Yabancı
“Dans etmek istersen, buradayım”, dedi. Ayaklarına basılma tehlikesine göz yumarak dansa kaldırdı genç kadını. Şarkı bittiğinde üniversite yıllarından ve lise hayallerinden konuşurken buldular kendilerini. Ayakta dikilmiş, heyecanlı heyecanlı anlatıyorlardı o günleri. Sezen’den bir şarkı istedi adam, çalmadılar. Genç kadının “ne olur çalmasın” dediği şarkıyı ise uzun uzun çaldılar, söylediler, hem de bir kere yetmezmiş gibi iki kere. “İki hafta önce yine burada ağlamıştım bu şarkıda; ama bu akşam ağlamayacağım” dedi genç kadın. Gerçekten de ağlamadı, gözleri buğulanmadı bile. Gereğinden fazla gözyaşı döktüğü ve başından beri aldanıp kandığı bir yalan sevdaydı, artık geride kalmalıydı.
“Ben giderim aslında tek başıma”, dedi kadın, “bu saatlerde daha önce de tek başıma yürüdüm buradan.” “O zamanlar ben yoktum”, dedi adam.
Kadının yüreğinde bir yerler derin bir iç geçirdi, gözleri adamın yüreğine güvenle baktı. Birine güvenebilmenin teskin edici varlığını hissetti tekrar. Meydan okur gibi karşı duran ve tedbiri elden bırakmayan sesleri ‘tıp oyunu’nda köşeye kıstırdı. Güvenmek, anlık bir şey; sonsuz güven yok ki, dedi içinden bir ses. Öyle ya da böyle, kendini birinin kollarına bırakmak isteyebiliyor insan bir an. Hata mı, değil mi, çok yıllar sonra, o da belki anlıyor. Hem zaten vurucu darbe hep o ilk anda da gelmiyor, dedi.
Hızlı adımlarla yürüyorlardı şimdi. Kâh şarkı söylüyor kâh inatlaşıyorlardı muzip gülüşler arasında. Tanışalı birkaç saat, el ele tutuşalı bir saat ancak olmuştu. Ama şu an bunu düşünecek durumda değillerdi. Bir şeyler bulmuşlardı işte birbirlerinde. Birbirlerini tamamlayan hikâyeleri vardı. Anlatmak istedikleri onca şey…
Kadın bir kez daha anladı ki, özünde, çok bilinmeyenli bir denklem zaten insan… Yeni tanışmışsın ya da yıllardır tanımışsın, fark etmiyor. İnsan onu hiç tanımadığını fark etmiyor mu yıllar sonra...
Durağa geldiklerinde “sen gelme”, dedi kadın. “Neden, problem mi olur?” diye sordu adam. “Yok, ama senin için zor olur, boşuna o kadar yol…” diye yanıtladı kadın. “Benim için problem olmaz. Hem seninle daha çok vakit geçirmiş olurum böylece. Şimdi küçük bir öpücük ver bana”, dedi adam. Öpüştüler.
Bazen yabancılıkları görmezden gelen bir cesaret buluyor insan. Özellikle de çakırkeyifse ve gecenin karanlığına saklanıyorsa tereddütler. Bazen birinin omzuna başını koymak, ona yaslanıp, aklına gelen her şeyi bir çırpıda konuşmak iyi geliyor. Böyle anlarla işte insan yaşadığını hissediyor.