Emek harcamadan olmuyor. İnsanoğlu bunu unuttu galiba. Haksız da değil; emek harcamadan da kazanabildiğini gördü hayatta.
Peki, kazandığı neydi? Yalan dolan birliktelikler, çıkar ilişkileri, bolca para, hatta belki itibar… Bunlar yeter de artmaz mıydı? Çoğuna arttı. Didinmeden elde ettiler onlar. Varla uyandılar, yokluk nedir bilmediler. Bir asır önce hayal edilmeyene ulaşmak o kadar kolaydı ki bu yeni çağda.
Ekonomi ve teknoloji herşeyini aldı insanoğlunun, tüm duyarlılıkları, naif duyguları, safça sözleri ve iyiniyetliliği aldı elinden. Umut, bekleyiş, sevgi, saygı, yardımlaşma ve bir arada olmanın mutluluğunu aldı. Yerine cep telefonları verdi, Internet, ev sinemaları, bol sıfırlı maaşlar, ithal takım elbiseleri ve şık ayakkabılar. Bir laptop verdi, yetmedi blackberry… Buyrun, dedi sanal arkadaşlar, sanal seviler ve hatta sanal mahalleler. Neyinize yetmedi dedi, sızlanmayın artık.
Trafikte, korna gürültüsünde, egzos dumanı altında saatlerce oturun arabanızda dedi. Siz bayıla bayıla almadınız mı bu mereti. İtiş kakış kalabalıkta indirim selinde kaybolun dedi, daha çok alın, daha çok harcayın. Koşun, savaşın, didişin, kazanın, daha çok kazanın dedi. Kazanıp bir üst modelini alın zaten sahip olduğunuz herşeyin. Daha pahalısı, daha yenisi olsun yeter. Fonksiyona bakmak eskidendi, dedi.
Ve insanoğlu bu yeni çağı dinledi. Koşulsuz uydu bu emre. Emek nedir unuttu. Çalışsa bile değerini bilmedi. En fazla patrondan zam ve daha lüks bir araba istemek için öne sürdü emeğinin hakkını. Emek dediği neydi, yarattığı eser, kattığı değer neydi, düşünmedi bile.
Bana öyle geliyor ki, bize kendimizi bile unutturuyor bu çağ. O kadar çok şeyi o kadar kolay yaşıyor, görüyor, biliyoruz ki, artık içimizdeki sesi duyamıyoruz. O kadar sağırlaştırıyor ki bizi bu çağ, kendimizi kaybettiren bir ritmde bir o yana, bir bu yana dönüp duruyoruz.
Öyle bir hengâmede sürdürüyoruz ki günleri, başımızı kaldırıp bir oh diyemiyoruz. Artık o kadar tahammülsüzüz ki birini dinlemek bile zor geliyor. Artık o kadar tatminsiziz ki bize hiçbir sevgi -tek bir sevgili- yetmiyor. Elde etmek ve elden çıkarmak o kadar kolay olmuş ki, ilişkilerimizi de cep telefonumuzu değiştirir gibi harcıyoruz. Hem işte hem ilişkilerde emek harcamak gerekirken biz kolayına kaçıp az emekle çok getiri bekliyoruz. İşyerinde de evimizde de dinmiyor şikâyetlerimiz. Aynı şekilde ülke sorunları söz konusu olduğunda da kendi kendimize ya da üç beş kişi bir arada söylenmekten başka ne yapıyoruz ki? Birey olarak, bu dünya için, bu vatan için, ailemiz, sevdiklerimiz ve kendimiz için ne yaptık bugün? Hiç soruyor muyuz? Sorsak da ne cevap alıyoruz? Şiddetli geçimsizliğimizi hayatımızın her alanına taşımışız; ama sorunlara çözüm bulmadan, iyi ile kötüyü ayırdetmeden yaşar olmuşuz.
Kendi kendime olan biteni anlamaya çalışırken sürekli bunu mırıldanıyorum: Emek harcamadan olmuyor. Yaşamak, anca emeğin ölçüsünde değer kazanıyor. Belki de sırf bu yüzden bu emeksiz bol kazançlı çağda bize ne başkaları ne de kendimiz pek değerli gelmiyor.
Nilhan Fidan
nilhanfidan@cosmoturk.com
NİLHAN FİDAN
YAZARA E-POSTA GÖNDER