“Kopkoyu bulutların çerçevelediği bir manzara fotoğrafı kazınıyor hafızasına… Unutturarak martı seslerini ve tüm sözleri geri alarak… Sanırım anlıyor; her şeye yeni baştan başladığını.” Nilhan Fidan`ın yeni yazısı<br>
Sabahın erken saatleri, gri, puslu bir hava, üstelik yağmur yağıyor. Hızlı adımlarla yürüyor vapur iskelesine. Gözlüklerini düzeltiyor. Işıklara geldiğinde, yeşil ışık kırmızıya dönüyor. Yirmi dört saniye boyunca arabalara yol veriyor isteksiz. Bugünkü toplantıyı düşünüyor sürekli ve yapacağı sunumu kafasında canlandırıyor. Değinmesi gereken konular, katılımcıların muhtemel soruları ve bunun gibi şeyler.
Trafik lambasındaki yeşil adam yürümeye başlayınca kaldırımdan inip karşıya geçiyor. Mutlu Büfe’den bir karışık tost söyleyip saatine bakıyor. Daha vakti var. Birkaç lokmada tostu mideye indirip yürümeye başlıyor tekrar. Soldaki merdivenlerden aşağı inip iki adet jeton alıyor. Biri gidiş için, biri de akşama. İskeleye girip vapuru beklemeye koyuluyor. İçeride lacivert üniformalı lise öğrencileri dikkatini çekiyor önce. Sayıca en çok ve en gürültülü ekip onlar olduğu için belki de. Gömlekler dışarıda, kravatlar gevşek bırakılmış, çantalar sırtta, biraz uykulu, biraz avare hallerde… Kızlar dersen saçlar aynı renk ve modellerde, yüzlerde hafif bir makyajla ikili üçlü gruplarda kikirdeşmeler: Aynı vapura binmesi beklenen delikanlıyı arayan gözler ya da önceki akşam atılan bir mesajın muhasebesi…
Şehir hatları vapurunun yanaşmasını ve vapurdaki tek tük yolcunun yavaş yavaş inmesini izliyor camdan. Kapılar açılır açılmaz hızlı adımlarla yürümeye başlıyor tekrar. Sabah gazetesini alıyor vapurda ve bir çay söylüyor. Bir önceki seferde bir kızın ıslak şemsiyesini bıraktığı koltuğu pas geçip arka tarafta cam kenarında bir köşe beğeniyor kendine. Okuduklarına sıkılıyor biraz, çayından bir yudum alıp camdan dışarı bakıyor. Paşalimanı’ndan Beylerbeyi ve Ortaköy’e kadar tarıyor gözleri Boğaz’ı. Kopkoyu bulutların çerçevelediği bir manzara fotoğrafı kazınıyor hafızasına - sadece birkaç gün önce aynı noktadan bakakaldığı pırıltılı resimleri silerek vefasızca... Unutturarak martı seslerini ve tüm sözleri geri alarak… Sanırım anlıyor; her şeye yeni baştan başladığını. İyi ki yağmur yağıyor. Yağsın, dediğini duyuyor uzaktan bir sesin. Gülümsüyor.