Hikayemiz benim üniversite kaydımı yaptırmak için okula geldiğim gün seni görmemle başlamıştı.. Elimdeki evrakları karıştırırken, yanımda duran görevliye bir şey sormanla dikkatimi çekmiş ve o an ne olduysa olmuştu..Çok yakışıklıydın, bunu sadece ben değil okulun tüm kızları söyleyebiliyordu..Benim göz ucuyla sana baktığımı görüp bana bir merhaba deyip uzaklaşmıştın oradan.. Ne olduğumu şaşırmış hiç bir şey diyemeden, sen uzaklaşmıştın bile..Ben Güzel sanatlar dramaturiji yazarlık bölümüne yeni başlamışken, sen oyuculuk eğitim görüyor ayrıca üçüncü sınıftaydın, bunu okul içindeki tavırlarından ayrıca kantin sohbetlerinde kızların dilinde dolaşanlardan biri olduğundan duymuştum..Çok sosyal birisi değildim, hatta Londra’da yaşayan bir genç kız için bugüne kadar sevgilisi olmamamsı vahim bir durum da olabilirdi..Sınıftan birkaç kız arkadaş edinmiş olsam da, onlara ayak uydurmak konusunda zorlanıyor benim için okulum daha ağır basıyordu. Hiç yoktan okul kantinlerinde ve gelebildiklerinde kütüphanede aynı masayı paylaşıyorduk..Okuduğum bölümü ben çok isteyerek seçmiş olmama karşı annem, eczacılık veya kendisi gibi tıp alanlarında bir dal seçmemi uygun görse de babam buna çok karışmamıştı..Günlerim okul kütüphanesinde, kitaplar ararsında hatta bunları gece geç saatlerde eve taşıyarak geçiyordu.. Kevını okulun bu tenha saatlerinde ya basket sahasında maç yaparken yada eve dönerken köşede bulunan bardan yarı sarhoş halde kızlarla çıkarken görebiliyordum.. Bense durumumsa Sabah saatlerinde oturduğum masadan birkaç saat uykuyla okunun yolunu tutmak oluyor ara sıra kendi içimden söylendiğim “ öğrencilik zor işti yada ben bunu fazla üzerime alınıyordum”..Hocamın bende gördüğü çaba ve ışıkla asistanı olmamı uygun görmüştü, ilk duyduğumda çok sevindiğim türden olan bu habere Kevın’ların derslerine de beraber gireceğimizi anladığımda içimden zıplamak hatta hocamın boynuna atlamak geçmişti..Bina içi kütüphane ve dersler dışında pek de hayatı olmayan benim için onu görebileceğim tek yerin okul ortamında olduğunun farkındaydım..Onun derslerine gireceğimiz gün süsleniyor fakat ne de yapsam onun etrafındaki kızlar gibi olamıyordum..Ders günü geldiğinde salona adımımı nasıl attığımı bugün gibi hatırlıyorum, içimde oluşan basınçtan sadece hocamı takip etmekle ne yapacağımı şekillendirebiliyordum..İlk göz göze gelmiş ve bana küçük bir tebbesüm attığında, bende hafifçe başımı sallayarak selam verebilmiştim..Küçüktüm, onlar gibi bir tarzım hatta kendime güvenim yoktu..Çalışkan, kibar ve utangaç biriydim sadece ben..Hocam haydi herkes sahneye dediğinde, karşımda olanın hiç gitmemesini hatta ders saatlerinin uzamasını diliyordum..Bir oyun çıkartacaklardı müzikal, her yıl sonu gibi bu yılda okulu böyle bir gösteriyle kapatacaklardı..Provalar başlarken, etrafındaki ilgiden ve istek doğrultusunda kendini çoktan aktör olmuş sayan Kevın ortalıkta bağımsız dans hareketleri ve şarkılar söylerken, hocaların uyarılarını hafife alan tavırlar sergiliyordu..Evet yetenekliydi ve jön olabilecek yüz hatlarına sahipti, fakat o da bilmiyordu hayatın karşısında duran o küçük Jenny ile yollarının kesiştireceğini..Utangaçtı evet Jenny ve hocasının dediklerini not edebiliyor ve ancak ders sonlarında yorumlarını ona sunabiliyordu…Bu durum onu bu mevkiye getiren kişinin canını sıktığından ,bir gün onu köşeye alıp konuşana kadar devam etti..Artık Jenny derslerde söz alıyor, yorum yapıyor hatta bazen bu üst sınıf öğrencileriyle karşılıklı atışmalara girebiliyordu..Hocasının tam da istediği kıvama geliyordu bu kız..Kendine güveni gelmiş dimdik duran ve bu konuda başarılı olacağı şimdiden belli fakat,görüntüsüne bakıldığında hala küçük bir kızdı o…Bu başarısı okul arkadaşları tarafından kıskanılıyor ve durum Jenny’nin okul içinde fark edilmesini sağlıyordu..Yine bir uygulamalı ders esnasına Kevın ve Jenny arasında geçen ateşli tartışma, aslında onların belki de karşılıklı yaptıkları ilk sohbetti..Tüm salon susmuş ikisini izlerken, Kevın istemediği bir karakteri oynamamak için karşı çıkıyor ve salonu terk ediyordu..Jenny tartışma bittiğinde yine o küçük kıza dönüşüyor ve hiçbir şey konuşmadan odasına çekiliyordu.. O gece bir arladaşının düzenlediği ev partisine davetli olmasına karşın gündüz okulda yaşadığı olumsuzluklar yüzünden canı hiç bir şey istemese de kapıya kadar gelen yakın arkadaşını kıramayıp partiye katılıyor..Kapıdan girdiklerinde içersi bir hayli kalabalık ve gürültülüydü ,Jenny böyle ortamları hiç sevmez ve alışık olmadığından arkadaşını eğlenceye bırakıp içecek bir şey alarak bir köşede oturmaya çekiliyor..Kısa bir süre sonra karşısında duran karaltıya baktığıdan onun Kevın olduğunu görünce çok şaşırıyordu. Ardından gelen merhaba ile şaşkın ne diyeceğini bilemeyen bir Jeeni ile karşılaşmıştı o gece. Cevapsızlığımı bir tavır olarak üzerine alan Kevın , haklısın bana böyla davranmakta, üzgünüm inan gibi cümlelerle belki de benim gönlümü almaktaydı..Onun yanımda olduğuna ve bu cümleleri bana kurduğuna inanamamakta ve sadece onun yüzüne bakmaktan kendimi alamamaktaydım..Gecenin ilerlediğini ve saatini kaç olduğunun bile farkına varmadan konuşarak sabahı yapmıştık, hatta parti alanı boşalmış kalanlar bir tarafa dağılmış tam tabiri ile sızmışlardı.. Bir an suskunluğumuz ile etrafımıza baktığımızda bu sahneyi görmemiz Kevın’a bir cafe ye gidip kahve içelim mi teklifini söylettiriyor..Olağan bir şeymiş gibi takınan tavrım, aslında ona karşı olan tutuk halimden kaynaklansa da onun etrafında ağızlarının suyu akarak dolaşan kızlar olmasından hiç de alışık olmadığı bir durumdu.
Kafede başlayan gün tümüyle birlikte geçmiş ve devamının geldiği zamanları da birlikteliğe dönüştürmüştü..Hergün eraber derse gidiyor, basketbol maçlarında türbünden onu izliyor, bara gideceği zamanlarda ona eşilk ediyordum..Birliktelik haberi okul içine bomba gibi düşmüş Kevının benim gibi sıradan ve sade bir kızla ne yapabileceği en ateşli tartışmalar içinde baş sırayı alımıştı..Ben aşıktım ona ya kendisi…Onun alışık olmadığı düzeyli bir birlikteliğimiz vardı, aslında bunun ona okul içindeki tavırlarında olumlu, sosyal hayatına düzenli ve ders notlarında başarı getirmişti..Onun son yılı benim ise okulda üçüncü yılımdı, bu dönem sonu gerçek hayatta atılacak, tiyatro ve belki de küçük çaplı bir filimle gösteri dünyasına atılacaktı..Bu yıl benim içinde çok önemliydi, derslerim yoğun ve hocamdan gelen ortak bir iş teklifi ile atölyede bir senaryo konusu üzerine geceli gündüzlü çalışıyorduk..Artık bazı okul çıkışları yada onun yetişebildiğim maçlarında görüşebiliyorduk..Öğrencilik hayatının sonlarının yaklaşması onda iyice stres yaratmış ve bunu benimle birlikte etrafına çok fazla yansıtmaktaydı.Bir gün Bir film şirketinden okula gelen ekip Kevın’nı sahne provalarında beğenip anlaşma teklif etmişler ve bu daha okulu bitmemiş bir öğrenci için bulunulmaz bir şanstı..Bu tarz teklifler daha yolun başında olan oyuncular için çok ağır şartlar içeren ve bazı zorunluluklar getirtilen anlaşmalardı. Kevın bunu kabul etmek durumundaydı, yoksa okulu bitten her oyuncu adayı gibi bu pazarın içinde kendine bir yer bulmak için,belki uzun zaman işsiz kalacak belki de garantisi olmayan figüranlıklarla yolunu yıllarca bulmaya çalışacaktı..Artık hiç mi hiç görüşemiyorduk, okuldan arta kalan zamanı çeşitli çekimler, görüşmeler ve benim tanışıp çok da hoşlanmadığım pazarlamacı kılıklı menejeri ile geçiyordu.. Gün içinde Aralarda telefonla konuşuyor ilişkimizi oradan yürütüyorduk..Zamanla bu da tükenmiş ve ilişkimiz hayat aşımıyla son bulmuştu.. Bu birlikteliğin üzerinden iki yıl geçmiş ,okulum bitmiş ve bende iş hayatına atılan genç bir bayan olmuştum..Bu süre zarfında kimseyi hayatına almamış sadece işine yoğunlaşarak iyi bir eğitimle mezun olma amacına düşmüştüm. Öyle de olmuş, hocalarımın referansı sayesinde iyi bir film şirketinde metin yazarı kadrosu içinde yerimi almıştım..Kevın ise iyi film’lerde küçük rollerle yer alıyor ama oyunculuğuyla yavaş yavaş dikkati çekiyordu.Son zamanlarda başarılı olacağını düşündüğümüz bir film senaryosu üzerinde geceli gündüzlü çalışarak sonucunda çok memnun olduğumuz bir hikaye çıkartmıştık..Sıra cast ve görüşmelere gelince, seçilen erkek oyuncular arasında Kevın da vardı. Bizim ekipte bu tanışmalar içinde yerini alıyor küçük çekimlerle oyuncuların seçimlerine katkıda bulunuyordu..Film şirketi olduğumuzdan her an her yerde olabiliyorduk ve Kevın’nın görüşmeye geldiği gün ben nedense o ortamda bulunmak istememiş ve tüm gün odamdan ayrılmamıştım. Geldiğinde yazar ekibin içinde benimde adımın geçtiğini okuyunca, görmek istemiş, sormuş ama onunla karşılaşmak istemediğimden dolayı yok dedirttirmiştim..Hazır değildim, neden ? niye ? bu soruların cevaplarını bilsem de yüzleşmek istemiyordum..
Jenny aslında iyi biliyordu, o hayatının ilk Aşk’ı ve unutamadığıydı, yol ayrımları, hayat onları ayırmış olsa da bir şekilde tekrar karşılaşmalarını sağlamıştı..Cast ekibi oluşturulmuş ve başarılı bir ön çekimle Kevın bu kadronun içinde yerini almış, yoğun bir çalışmayla kısa bir sürede film tamamlanmıştı..Bu süre zarfında şirket içi toplantılarda Kevınla karşılaşmamaya özen göstermişti Jenny. Film başarılı bir izleyici kitlesine ve film eleştirmenleri tarafında övgüyle basında yer almış, ödül katagorisinde birçok dalda adından söz ettirmiş, en iyi erkek oyuncu dalında Kevın’nın ismi de yerini almıştı..
Ödül gecesi senaryo dalında işin içinde yer alan bizlerde davetliydi, heyecanım kendi başarım kadar onun içinde geçerliydi..Onu görecek ve zaferine içimden ortak olacaktım..Hepimiz tören salonunda yerimizi almış ödülleri peş peşe alkışlarken, sıra en iyi erkek oyuncu dalında ödülün açıklanmasına geldiğinde gözlerim kapalı anonsu dinliyordum ki isim açıklandığında ödülün sahibi Kevın olmuştu..Alkış kıyamet hepimizi oyuncumuzun bu başarısına alkışlarla ortak oluyorduk.. Sahnede konuşma sırası ona geldiğinde, içimde garip duygularla onu seyrediyordum, ardından o Jenny dedi eğer bu salonda izleyenler arasındaysan lütfen ayağa kalk..Tüm ekip şaşkın vaziyette koltuklarından bana bakıyor ve okul yıllarında aramızda olan ilişkiden haberleri olmadığından sadece bu sahneye tanıklık ediyorlardı..Ve ayağa kalkmak zorundaydım, kalktım..Tüm salon kameralar bana dönük vaziyette bu durumu kayda alıyor ve izliyorlardı..Bu kadın diyor ve ekliyordu, hayatımın şuan ki durumunu, başarımı ve ilk gençlik yıllarımda kötü giden gidişatımı değiştiren, beni her ne olursa olsun hayata inandıran bu mucize kadına her şeyimle teşekkür ediyor ve bana çok uzun gelen bu ayrılığın ardından, hayatımın geri kalanında da elimi bırakmamasını istiyorum diyordu….Salonda alkış kıyamet bu açık teklifi herkes hayranlıkla izliyor ve meraklı bakışlarla benim ne diyeceğimi bekliyorlardı..Gözlerimden akan yaşlarla birlikte gelen evet cevabı bizim ekibi ayağa kaldırmış durumda, bu mutlu haberi bana sarılarak kutlamalarına sahne oluyordu……
Hayat çok garip ve plansız mutluluklarda saklıydı, ne kadar kaçsam da Kevın’nın bir cümlesi hayatımın ona teslimiyetine neden olmuştu..
NEMZA SİNANOĞLU
YAZARA E-POSTA GÖNDER