>

KÖŞE YAZILARI | NEMZA SİNANOĞLU

Seni Dördüncü Terkedişim.. Bu Sondu

Bir ürperti sonrasında odamdan çıkıp salon geldiğimde, dışarıdan gelen sesle cama yöneldim, keşke yönelmeseydim.. (Nemza Sinanoğlu)
 
   
 
 
     

Saat gecenin yarısını geçeli çok olmuştu, yağmurun sesi günün karanlığıyla bütünleşip camıma vurduğundan uyku tutmadı ve yatağımdan kalkma isteği duydum. Bir ürperti sonrasında odamdan çıkıp salon geldiğimde, dışarıdan gelen sesle cama yöneldim, keşke yönelmeseydim..

Dışarıdan gelen çığlıklar, bir çiftin yağmur altında mutluluklarından doğan güzelliklerdi..Tıpkı bizim gibi, aynı biz gibilerdi..Artık o öğrencilik yılları çok uzakta, bense bir düzen mi bilinmez, belli kuralları uygulamış ve genel standartlara uygun bir hayatın içine girmiş bulunmaktaydım.

Küçük bir oğlum ,iş seyahatleri yüzünden devamlı yurt dışına çıkmakta olan bir eşim ve saygıdeğer bir mevkiim var. Bunlar yeterli miydi?? Yada ben bunlarla mutlu muydum ?? Hep bu sorular beynimi kemirmeyi bırakmazken.

Ben tek başıma başladığım bu hayattan, aileyi bilmemiş ve kendi ayakları üstünde durmaya başladığımda, aile olmayı ve bunu sonuna kadar sevdiğim insanla yapmayı düşlemiştim. Okul bitti, işlerimiz başladı, öyle böyle ayaklarımız üstünde durmayı başardığımız ve ben gelecek planları gerçekleştireceğimizi umarken sen yurtdışı eğitim broşürleriyle bir gün çıkageldin. Ben ve sen olmuştuk o an itibari ile, anlamıştım ,mesafe daha karar vermediğimiz o andan itibaren girmişti aramıza. Geleceğin tarihi daha gitmeden bildirerek, bizim hayalimizi gelecekte bir güne iterek, kendi hayalini alarak mutlulukla yola çıktın, ben kaldım ve sana sadece el salladım..

Mektuplar, ardı arkası kesilmeyen telefonlar, mailler..Geleceğin ne getireceğini bildiğim halde, bir oyuna devam etmiştim..Yüksek lisans, doktora, ve profesör olduğunu ben evlendiğim gün öğrenmiştim.. Gelmeyecektin, bekle dediğin artık azalan telefon ve maillerinde yalvararak dile geliyordu..Bekle..

Beklediğim yıllar, yaşadığım yalnızlık..Git gide çoğalan kalabalıklarının ardında kalan sen ve kaybolan beni, yitiren yine sen.

Zaman genç bir kızdan, olgun bir kadın haline dönüştürmüştü beni..Mevsimler, yeni yıllara girişler, beklemeler, arzular,umutlar ve birçok şeye direnmeler!!

Çok yoğun bir iş günün çıkışında, ihtiyacım olan kafein miktarını karşılamak için uğradığım bir kafe de kahvemi yudumlarken, gelen bir mesaj ve kararsızlıkla olan duygu yoğunluğunun arasında olduğum yoldan döndüğüm bir “U” dönüşünü hazırlamıştı. Ben ne yapıyorum? Neden? bunlara sebep olan o kişi hani nerde? diye sorular beynimdeyken..

Sustum ve direnmelere karşı yenik düşerek, gelen teklife evet dedim ve teslim oldum..Pes etmiştim, susarak benim dışımda ilerleyen akışa kaptırmış kendimi, oluşların arasına dolandım. Şirketten tüm ısrarlarıma rağmen, benimle birlikte olma isteği, beraber bir hayat kurma direnmeleri bitip tükenmeyen Mert ile bana karşı sabrına teslimiyet verdiğim gün, senden kopuşumda bir olmuştu.

Hızla başlayan ilişkimizde, her şey tamammış gibi görüp işlemleri hızlandıran sadece Mert’ti. O mutluydu, onu izlerken seninle olan ilişkimdeki benim halimi görür gibi oluyordum. O istediğini bulmuştu, ya ben ??

Sevgi neydi ? Ve o beni hak etmek için , emek vermişti.. Evet ve beni kazanmıştı.

Aileler tanışmış, tarihler alınmış ve yeni bir dönemle başlayacak yeni hayatım için sayılı günler kalmıştı..Aile kurmak için o da benim kadar boşa zaman harcamıştı, artık zaman kaybetmek değil her defasında dile getirdiği çocuk özlemini gerçekleştirmek istiyordu..Benim seninle kurduğum hayalleri o da benim içinde olduğum şekilde kuruyordu bu apaçık ortada ve dilinde herkesle birlikteydi.

Bense aşkı yaşamış ve kaybetmiş bir savaşçı olarak, emek vermeye, ona laik olmaya çalışacağıma kendi kendime söz vermiştim. Büyük gün gelmiş gelinlikler damatlıklar giyinilmiş, her şeyin düşünüldüğü benim mutlu olmam için tasarlanan her şey muhteşemdi..Bir ben mutlu muydum ?? ondan emin değildim..İçimde hep olacağın kesindi, ama bu böyle yürümezdi..İkinci terk edişim seni orada oldu.Ve bir nefes alıp kendimi evliliğimin içine atmam bir oldu. Her şey çok düzenli, saygılı ve işbirliği içinden geçiyordu. Kış gelmiş ikimizin de işleri yoğunlaşarak devam ediyor, akşamdan akşam birbirimizi görüyor ve tekrar sabah aynı tempoya devam ediyorduk. Bizi bir gün bu tempodan uyandıran haber Mert’te büyük ikramiye çarpması gibi bir şeye dönüşmüştü..Bebek özlemini bende can bulması inanılmaz bir coşku ve aileyi ben daha kararımı vermeden bayram yerine döndürmüştü. Şirkette konumum için tasarlanan planlamalar vardı. Bu yıl değil keşke seneye olsa bu bebek diyerek Mert’te bir giriş yapacakken her şey çığırından çıkmış Mert neredeyse şimdiden hangi okul diyerek araştırmalara başlayacak kıvama gelmişti. Biliyor musun? İşte o an seni anladım, daha doğrusu senin gözündeki beni !! Sevgi mi, kendi hayatın mı ?? Seninleyken hayatım değil, seninle olacak bebeğin hayallerini kurarken ? Şimdi kariyerim diyecek bir hayattayım.. Bana yapılan bencilliği, başkasına yaşatamazdım. Ben gerçekten sevmiş ve evet karşılığını bulamamıştım. Mert’te bunu yaşatamazdım, istediğim bir bebek değil miydi? Hem de beni benden daha çok düşünen bir erkeğe verecek olduğum bir bebek , nasıl iyi bir baba olacaktı kim bilir ? Seni üçüncü terk edişim bebeğimle beraber kocama teslim olmam ve bir parça daha aile bağlarına dolanıyor olmamdı. Aylar geçmiş ve doğum yaklaşmıştı evde tüm hazırlıklar yapılmış, oda kurulmuş, gerekli kitaplar benle birlikte baba tarafından okunmuş, iyi beslenmiş ve doğuma yine baba adayı ile iyi hazırlanılmıştı..Günü gelmiş ve hastanede dünya yakışıklısı bir erkek çocuğunu hayatta katmıştım. Ağlamalarıyla, benim hayatta daha sıkı bağlanmam bir neden olmuştu. Gece hastanede kalmak için annem yanımdaydı Mert evde unutulan birkaç eşya için eve gitmiş ve o gece evde kalması için ben ısrar etmiştim, gönlü razı olmasa da ısrarıma ve bana dayanamamış sabah erkenden burada olmak üzere geç bir vakit hastaneden ayrılmıştı. Uykudan uyandığım her an bebeğimi soruyor ve yanımda istiyordum. Gece olmuş ve benim uyduğum saatlerde bebeğin altını değiştirmek için bebek odasına götürülmüş ve benim biraz daha rahat bir uyuyabilmem için orada bırakılmıştı. Gecenin sessizliğinde duyduğum bir bebeğin ağlama sesi içimi acıtmış ve yatağımdan kalkarak koridorda gelen sese doğru yürümüştüm, evet ağlayan benim bebeğimdi, ne istiyor beklide canı neye yanıyordu, zile basıp hemşire çağıracakken kapının orada senin beni izliyor olmanı görmek sadece yorgun bir tebessüm ile karşılık vermeme neden oldu. Çırılçıplak kalmıştım, her şey ortada bir düzenim hatta aile oluşumu simgeleyen bir bebeğim vardı bu durumuma şahit. Ayak üstü kısa sohbetin ardından o hastanede göreve yeni başladığını ve seninde iki buçuk yaşında bir kızın olduğunu öğrenmiştim..Aklımdan her şey yerlerini bulmaya çalışıyor ama orada benden yardım bekler gibilerdi. Benim burada onu beklememi dile getiren,benim evli oluşumun senesinin daha yeni bittiği bir tarih ve iki buçuk yaşında onun bir bebeği vardı..Tanrımın bana orada verdiği en büyük hediye bebeğim ve bebeğimin ağlayışıyla benim aileme tamamen dönüşümü sağlayan o adam..Evet sen artık eski bir tanıdık yada ondan öte bir tanışıktın benim için..O an birçok şeyin anlamsızlaşıp, bebeğimin bana ve hayatımda oluşunun en büyük ödül olduğunu kavramıştım..Bu Tanrı’nın bana verdiği bir hediye ve doğru yolda olduğumun göstergesiydi..

Herkes aynı şekilde sevmezdi ve aynı şekilde bağlanmazdı birbirine..

Aşk bu olsa gerek belki tek taraflı yaşandığında aşk olurdu..

Sevgi emek vermekti, birbirinin canını acıtmak değil..

Ve sevmek tam benim için biçilmişti..

Senin ise hiç bilmediğin türden olan..


NEMZA SİNANOĞLU
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>