Ona önceleri şarkılar yazıyordum, yaşanmış- yaşanmamış anılarımızı notalarda döküyordum. Zaman geçmiş, sonbahar misali titrek olmuştu yaşamımızdaki tonlar.
Ürkmenin verdiği duygular, bir bir dökülmüştü geleceğin seslerine..
Sonra ne mi oldu..
Şarkılar bitti, sözler kaldı sadece.
Hayaller bitti, duvarlarda yansımalar kaldı sadece..
Geçmiş, yaşanmış ve yaşanmayacak olanlar bir bir dizliydi önümde, sadece baktım,baktım bir sandalye tepesinde saatler boyu, öylece..
Boşluktu baktığımı, bilmeden..
Halbuki tüm yollar sana çıkmıyor muydu, bilerek beklediğimiz uzunca ayrılıklar vardı.
O çok kısa zamanlar içinde..
En azından ben öyle sanıyordum..
Seninle bir sonbahar daha yok muydu sanki,
bir tane daha..
Sadece bir..
Bende bir “AŞK” var..
Toprağına adım atamadığım yere, kök salmak istediğim..
Ağaçlarının altında, onun tek başına sahip olduğu gökyüzüne farkında olmadan ayak basmak istediğim..
Acıdı canım, bana her baktığında çıplak ayaklarla ona koştuğumdandı,
kanadım,
kırıldığında kanatlarım..düştüm.
Hayaller suya düştü..
O bir düştü..
Şimdi yatağım soğuk,
Sola baksam aynı duvar, sağa baksam aynı sonsuz boşluk..
Tek hata, yükselmek istemeyen uçurtmaya gökyüzü olmayı istemekti…
Belki de..
Ağızdan çıkan her söze, minnetle bakmaktı..
Belki de hata,
çıkan sözcüklerin bile sahibine yakışmayacak kadar güzel olmasıydı,
Belki de hata ,
inanmaktı..
Belki de..
Belki de… Tek hata,
benim bir gökyüzü olduğumu unutup, onun uçurtma olduğunu sanmaktı.
NEMZA SİNANOĞLU
YAZARA E-POSTA GÖNDER