Bana uzaktan bakıp üzülenlerin hayal kahramanıyım. Kendi yazdıkları tekslerde cast’en seçtikleri türden.
Çaldırmaktan korktuğu için parasını saklayan çocuk gibi, kendilerini avuçlarına sımsıkı saklayan ruhların dünyasında yaşıyorum. Ruh saklanınca, bakışlar boşanıyor anlamdan. Yalvaran gülüşler sokağının kalabalığı beni boğuyor. Aklıma bağlanmak için beklediğim çevrim sesinin sinyali zayıf. Bende bir uçan balonun ucuna bağlıyorum aklımı alsın gitsin diye. Yazık ki akıl kâr etmiyor bu zamanda…
Kader imzalı t-shirt ler satan satıcı bunların orijinal olduğundan bahsediyor alıcılarına. Alıcı kararsız hatta inançsız. Kaderin imzasını alnında taşıyan arkadaşından yardım istiyor.
Promosyonla sahip olunan beyinlerde, denge sorunu ortaya çıkıyor. Dinlediği acıklı şarkılara uyan bir sevgili bulamadığı için bunalıma giren genç kızların ve de erkeklerin yalan yanlış intiharlarına sebep oluyoruz bilmeden.
Duygusal anlamda anlamsızlaşarak karmakarışık hale getirdiğimiz ip yumağını çözerken ağlamak kısmet oluyor böyle durumlarda. Duygusal anlam yüklemiyle bitmeyen bütün cümleler devriliyor içimizde. Kendimizi tamlamak için isim şehir hayvan oyunlarından medet umuyoruz. Kimse hayatında belirtisiz isim tamlaması olmak istemiyor nedense…
Aklın kanatları yok sananlar aleme göz süzüyor. Oysa, sen yoksan alem de yok, insanlar bunu anlamak için ölüyor, ben bunu yaşamak için gözümü açıyorum… Benim sabah sabah çalar saatim ve “hadi geç oldu yat artık” diyen anne sesim güneş. Sığınağım babam ise gece. Bu ikisi arasında yaşanan zaman ise Itır Sema Ertaş.
Varolan her şeyin benim için yaratıldığına inanırken, küçük tanımların içine hapsediliyorum. Önemi yok, benim için yaratıldığına inandığım çok şeyin tadı damağımda…
Bu yüzden bana uzaktan bakıp üzülenlerin hayal kahramanıyım. Kendi yazdıkları tekslerde kasten seçtikleri türden biriyim. Ellerinde tuttukları gerçeklik; inandıkları kadar olanlar, beni sadece görebildikleri kadar yaşarlar. Bu da benim aperatifim…
Sevgiler…
Itır…
ITIR SEMA ERTAŞ
YAZARA E-POSTA GÖNDER