Son anda yakaladım,daha doğrusu son anda incecik bir iple bağlı olduğumuzu anladım hayatla. Öncesinde har vurup harman savurmuşum, küs kalmışım, insanlara onları ne kadar sevdiğimi söylememişim, yürüyebildiğime şükretmemişim, çok üzüldüğüm şeyleri dünyanın en önemli sorunları sanmışım, tanık olduğum,duyduğum gerçek sıkıntılar benim yanıma uğramaz sanmışım,üzülmüşüm ve yoluma devam etmişim ama edebildiğime şükretmemişim. “insan kaybedince anlıyor, elindeki herşeyin değerini bilmek lazım” dediklerinde bir kulağımdan çıkmış söylenenler.
Hep böyle değilmidir? Kendin yaşamadan anlamazsın, kendi başına gelmeden sallamazsın, yorum yaparsın, akıl verirsin,sana uğramaz sanırsın o sıkıntılar,o hayatlar,o olaylar. Yaşayan anlatır,uyarır ama sen kendin yaşamadan önlemini almazsın.
Başına gelir,anlarsın,değişirsin. İnsan hayatında gerçekten büyük bir acı yaşadığında üstesinden geliyor belki ama benliğin tamamen değişmiş oluyor. Herşeye bakış açın,belki kişiliğin...Ama aynı kalan hep birşey var. İnsan hep unutuyor.Bir bakıyorsun hiç istemediğin bir konumdasın, hiç istemediğin bir muhabbetin içindesin, hayatı yine ellerinden kaçırıyorsun.
İçinde sabit olan birşeyler var evet, biliyorsun ki sen doğru bir insansın, vicdan sahibisin, dürüstsün, hayata bağlısın. Ama bir bakıyorsun yine hayatı hiçe sayıyorsun, belki yine birilerini kırıyorsun, belki birilerini kırmamak adına kendi hayatını ıskalıyorsun. Bir konuşma içerisinde hiç haketmediklerini duyuyorsun, hiç olmadığın biri gibi görünüyorsun, hiç aklından geçmeyen şeylerle yargılanıyorsun. Bir bakıyorsun “benim başıma gelmez” dediklerin yine başına gelmiş. Arada neyi kaçırıyoruz acaba? Hatalarımızdan ders mi almıyoruz yoksa hatalar hayatın bir parçası ve kişiliğimiz onlarla baş etme şekillerimize göre mi oturuyor?
Bende aynı hatayı yapıyorum sanırım. Okadar acı çektim,ölümden döndüm. Sonra sandım ki kötü olaylara,üzüntülere karşı çok güçlü bir kalkanım var artık. Şimdi görüyorum ki istediğini yaşa, istediğin kadar iyi ol, herkesin kendi kalkanı var hayatta. Seninki istediğin kadar acıyla örülmüş olsun, kendi kalkanlarını indirmeye çalıştığında herkes seninkine saldırabiliyor. Sen istediğin kadar güçlü san kendini, dışarıya buz gibi görünsende, acı yinede içine akıyor seni eziyor. Sen istediğin kadar “düzgün” ol, bir bakıyorsun ki çok seviyesiz bir tartışmanın içerisindesin. İstediğin kadar insanları üzmemeye çalış bir bakıyorsun ki yanıbaşındakileri üzmüşsün kendin üzüntüyle başa çıkamadığın için.
Doğanın kanunu dedikleri bu olsa gerek. Nekadar acımasız!Kendi hayatını istediğin gibi yaşarsan başkalarının hayatını karartabiliyorsun. Başkalarını mutlu etmek isterken kendi hayatını ıskalıyorsun. Senin isteklerin, mutlaka biryerde başkalarının istekleriyle çelişiyor. Senin özgürlüğünün başladığı yerde,başkasınınki bitiyor. Sen mutlu olsan da olmasan da dışarıdan gözüken yüzün hep kendi kalkanını indirmemek için direnen kişi oluyor...
İmge Özbek Reyhan
imgeozbek@gmail.com
İMGE ÖZBEK
YAZARA E-POSTA GÖNDER