“Şu hayatta tek başına inzivada kalarak, sadece kendi sesinin yankısını duyarak, Hakikat’i keşfedemezsin. Kendini ancak bir başka insanın aynasında tam olarak görebilirsin” (Elif Şafak-Aşk)
Kendini tam olarak keşfetmenin zorluğu bundan kaynaklanıyor olsa gerek..Çünkü dünyanın en zor şeyi, başka bir insana kendini tamamen anlatmak istediğin gibi,doğru biçimde anlatabilmek. Belkide bu zoluktandır ki, insan sürekli kendini keşfetme aşamasından geçer. Sürekli yeni yönlerini keşfeder, farklılıklarını görür, bazen kendinden şüphe eder, bazen ne istediğini tam olarak bilemez. Bunlar hayatımızın tamamını kaplayan sorunlar olmasa da, zaman zaman içimizde biryerde, kendimizle çelişirken buluruz kendimizi.
Çünkü genellikle başka insanlara da tam olarak anlatamayız düşündüklerimizi. Çok olmuştur bana, biriyle konuşurken ya da tartışırken, kelimelerimi özenle seçmeye çok çaba sarfetsem de, iki dudağımın arasından çıktıktan sonra, kelimeler bazen sanki karşıdakinin kulağına giderken badireler atlatır. Sen çok doğru birşey söylediğini zannedip, içinde söylemeden saniyeler içinde binlerce kez o lafı değiştirip, önce akıl sonra kalp süzgecinden geçirip sarfetmişken, o sözler yanlış anlaşılır,bakmışsın ki hiç istemediğin yerlere gider konuşmalar. Dışarıdan öylece izlersin, düzeltmeye çalıştıkca sözlerini, bu sefer yanmasın diye kazı çeviriyor olursun ki en son istediğin şey de budur. Karşındakinin aynasından kendine bir bakarsın,kendini tanıyamazsın. Öyle olmadığın gibisindir, söylediğin düşünülen sözler sana öyle yabancı gelir ki inanamazsın. Aslında sen öyle demek istemedin çünkü. Belki de demek istedin ama bunları söylerken içinden haince fesatca hesaplar yapıp yapmadın , belkide tek derdin dürüst olmaktı, konuşmayı açık kartlarla devam ettirebilmke adına. Ama ne mümkün, iletişim kurarken tek kullanabildiğimiz şey “kelimeler”. Maalesef onların ağızdan çıkmadan önceki hallerini, yaşadığın iç çatışmaları, neler hissedip söylediğini, amacının ne olduğunu göstermiyor insanların aynaları.
Politik, kötü ya da fesat biri olmaman yetmiyor. İnsanlarla çok iyi “iletişebilmen”, çok “empati “kurabilen biri olman da yetmez. Sorun zaten bunlara rağmen “anlaşılamamak “ ya da “yanlış anlaşılmak” olduğunda, işte ozaman dünyanın en zor işi kendini doğru anlatabilmek... Biz ne anlatmaya çalışırsak çalışalım, karşımızdakinin anladığıdır çünkü anlattığımız. Böyle durumlarda, her nekadar “iltişim kurmanın herzaman nekadar önemli oldunu düşünsem de Kafka ya hak veresim geliyor. Belki de gerçekten “konuşmanın / anlatmanın en kötü yolu konuşmaktır”...
İmge Özbek Reyhan
imgeozbek@gmail.com
İMGE ÖZBEK
YAZARA E-POSTA GÖNDER