>

KÖŞE YAZILARI | BURCU MERİÇ

Şehrin Kış Hali-Masumiyet Müzesi

Yaza `seneye tekrar görüşürüz`... (Burcu Meriç)
 
   
 
 
     

Yaza 'seneye tekrar görüşürüz' dediğimiz şu günlerde şehir her geçen gün etkinliklerine etkinlik katmaya devam ediyor.

Son bir aydır farklı çevrelerden arkadaşlarımla görüştüğümde ağzımdan çıkan şeyler hep aynı oluyor; Bu kışı daha aktif geçirelim, gitmediğimiz görmediğimiz fuar, etkinlik, müze, konser kalmasın. Ve sonbaharın gelmesiyle, yazın rehavetinden kurtulan ben kendimi etkinliklere vurmaya başladım bile.

Öncelikli planlarımın arasında uzun zaman önce kitabını okuduğum Masumiyet Muzesi'ne gitmek vardı. Bir ortaokul ve bir lise arkadaşımla beraber organize olup şehrin en güzel yerlerinden biri olan Çukurcuma'ya doğru bir Cumartesi sabahı yola koyulduk. İçimizde Orhan Pamuk'un satırlarından tanıdığımız Kemal ve Füsun'un o büyük aşkına tanıklık yapacak olmanın heyecanı vardı. Keyifle, elimizde sabah kahvaltımız olan simitler ve ayranlar ile Karaköy'e giden vapurumuza atladık. Bir yandan birbirimize günlük telaşlarımızı anlatırken bir yandan da İstanbul usulü kahvaltımızı bitirmiş olduk.



Karaköy İskelesi'nden Masumiyet Müzesi yürüme mesafesiyle on dakika. Bu yüzden taksi ya da başka araçlar ile şansınızı hiç kaybetmeyin. Hele ki hava da güzel ise mutlaka yürüyerek gitmelisiniz, böylece şehrimizin en güzel binalarından birkaçını da görmüş olursunuz.

Masumiyet Müzesi'ni okuyan bilir, kitabın son sayfalarında bir adet boş davetiye bulunuyor. Çok güzel düşünülmüş olan bu davetiye ile bir kereliğine müzeye ücretsiz girebiliyorsunuz. Biz üç arkadaş birkaç dakika kapıda oyalanmak ve etrafa bakmak istedik. Sanırım bir zamanlar Kemal ve Füsun'un ölümsüz aşkına tanık olan bu evi görme hevesimizi birkaç dakika daha kabartmak için oyalandık.



Kitaplarımızdaki davetiyelerimizi onaylattık ve müzenin yani tüm kitaba konu olan o güzel üç katlı evin kapısından içeriye bambaşka bir dünyaya adım attık. Bembeyaz duvarlar, duvarlara yansıyan küçük video gösterileri ve 'gerçek aşk nedir?' sorusunu zihinlerimizde defalarca tekrarlayacağımız o muhteşem anılar… Objeler, kullanılmış eşyalar, yazılar, defterler, hatta bir karne, bir gazete küpürü, bir yiyecek parçası, bolca anahtar, kitabın başlangıcına tanıklık eden o meşhur küpe teki… Ve daha niceleri.

Şaşkınlıktan dimağlarımız durmuş bir şekilde ilk katı gezerken, onlarca belki yüzlerce belki binlerce sigara izmaritinin bulunduğu duvara dakikalarca bakakalmamız. Her birinin altına, özenle sigaranın ne zaman içilmiş olduğu ve içilirken ne konuşulduğu Orhan Pamuk tarafından el yazısı ile yazılmış. Aşık Kemal'in gözünden sevgilisine tutulmasının en güzel kanıtları, en güzel cümleleri…



Müzede her bölüm kitap isimleri ile özdeşleşmiş durumda, her birinin önünde durup kitapta da aynı numaralı bölümü okumayı çok isterdim. Geniş zamanlarda muhakkak defalarca daha gideceğim bir mabet. Çatı katında Kemal'in Orhan Pamuk'a, Füsun'a olan aşkını anlattığı bir oda bulunuyor. Gözlerinize inanamayarak ve tüyleriniz ürpererek detaylarını kaçırmayacağınız bu odanın bir duvarında da Orhan Pamuk'un kitabı yazarken aldığı notlar sergileniyor.

İnanılacak gibi değil. Böylesi büyük bir aşk tam üç kat boyunca devam ediyor. Önce kitabı almanız daha sonra müzeye gitmenizi öneriyorum. Satırlar boyu gözlerinizi ayırmayacağınız aşk hikayesinin somutlaşmış halini bu müzede bulacaksınız.

Keyifli zamanlar…

Burcu Meriç DURAK


BURCU MERİÇ
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>